yarattığı evrenin kurallarını sonradan koyan tanrı

ihtiyaç hissetmiş olmalı. baştan bildirecek kudreti vardı da, işte olay olması için sonradan bildirdi...

ne bileyim volkan falan patlattı kimine göre kızınca yada kurak bıraktı verimli toprakları. bazı insanları taş yaptı, çünkü kendi yarattığına kızmıştı, bunu yapacağını zaten bilmiyormuş gibi...

sahi, duyular sadece insana mahsus zannediyordum, tanrı acaba zaman zaman insan mı oluyor? çünkü bazı zamanlarda tanrı kadını diline dolamış, erkeklere öğüt veriyor.

putlar varmış bir dönem, görülmeyen tanrılarla iletişim için insan eliyle üretilen. şimdi de geniş ve pahalı binalar var, tanrıyla iletişim için insan eliyle üretilen. hele ki bir tanesi var, kendisi pahalı olmasa da çevresi epey pahalı, tabii tanrıyla iletişim için tümü. Çünkü tanrı insanı duymak için pahalı binalara ihtiyaç duyarken, aynı zamanda her yerde olmayı becerebilendi. sahi putlar kötüydü madem, bu putlaşma nasıl devam etti?

insan farklıydı ve ölümsüz kalmalıydı, "neden?" diye sormadı çoğu insan, çünkü ölürse bütün yaptıkları boşaydı, kabul edemedi. üstün olmalıydı, güçlü olmalıydı, kaybetmemeliydi. toprağa gömüldü bazen, bazen yakıldı öldükten sonra, bazen kıyafet giydirildi, bazıları tanrılar kızmasın diye volkanlardan atıldı bir yemek gibi, bazen değerli madenler ile gömüldü sanki tekrar dönecekmiş gibi... büyük çoğunluğunun ismi bile unutuldu, en güçlü insanların bile. sahi, burada yaşıyorken, şuanı yaşamaktan aciz kalarak, ölümden sonrasını düşünmek neden? ulu tanrıların güçleri yetersiz miydi herkesi mutlu yapmaya? yoksa mutsuzluk şart mıydı bir çok insan için?

peki ya senden öncekilerin bilmedikleri? peki ya senden sonrakilerin yeni bilecekleri?