o yanında, yakınındayken bile dönüp dönüp bakasın gelir; bir nehir olup yüreğine akasın gelir..
vitrinde gördüğün bir elbiseyi, sarraftaki bir yüzüğü yahut bir çift kalem topuk ayakkabıyı onda hayâl edersin; en çok o'na yakışır zannedersin..
o'nunla her an her yerde karşılaşma ihtimalini hep diri tutar; dişlerin daha bir temiz, kokun daha bir kalıcı olsun istersin, o'nun dikkatini çekebilmek adına başkalaşmayı&kendinden uzaklaşmayı yeğlersin..
brokoliyi hiç sevmez ama o yaparsa parmaklarını yersin..
bir gülüşü için, bir 5 dakika sohbeti için uykundan,işinden feragat edersin..
en sevmediğin rengi o'nunla sever, hastası olduğun oyuncuya sırf o'nun hatırına söversin!
uğruna aileni, sevdiklerini karşına alır; o'nu ölümüne savunursun.
sabahın köründe işe giecekken; onunla biraz daha zaman geçirmek adına uykuya direnir, şiş gözlerle geç kalarak gittiğin işyerindeki fırçaya bile gülüp geçersin..
bazen tek bir kare resmine bile gözünü kırpmadan defalarca bakabilir; o resimle art arda sigara yakabilirsin..
özlersin, hele sen de özlenirsen dünya yansa umurun olmaz.
aşk budur lâkin aşk da geçicidir, karşındakini çantada keklik, kendini de bulunmaz hint kumaşı sanmaya başladığın an aşk bitmiş demektir!
zira bu gözler;
benden başkası bu kıza yan gözle bile bakamaz lan, aşığım ben o'na, yengeniz he, ona göre!?
diyen bir hasta aşığın;
başkasına mı baktın lan sen?! allah kitap keserim ulan seni, kafanını kopartırım amk karısı.!
diyen bir psikopata dönüştüğünü de gördü..
öpmeye kıyılmayan birini dövmeye doyulmayan biri olarak görür olmak...
demem o ki;
aşk güzel de emin olmanız lâzım, içinde bolca saygı, sevgi, sadakat ve sabır da olmalı ki en azından aşk siktirip gittiğinde; geride sürdürülebilir bir ilişki kalsın elinizde..
