1000000000 farklı dünyada yaşam

entry6 galeri
    5.
  1. soruyu tam anlamadım ama dünya benzeri olmak için temel alınan şartlara göre değişirdi dünyanın yaşı kadar zaman sonraki hayat tarzımız.

    eğer temel oksijen ve suyun varlığına dayalıysa, bu iki element dışında var olan elementlerin değişkenliğini de göz önüne alacak olursak bambaşka ihtiyaçlarımız ve bu ihtiyaçlardan doğan bambaşka icatlarımız olurdu.

    eğer temel kara ve suyun oranlarıysa, çok bir şey değişmezdi. sadece su ulaşımı üzerinde ya daha çok ya daha az durulurdu.

    eğer temel herhangi bir elementi baz alan bir yaşam formunun varlığıysa(günümüzde bu baz alınan element sadece oksijen ama dünya üzerinde dahi oksijen kullanmadan varlıklarını sürdüren canlılar mevcut) o elemente adapte olabilmemiz için insan vücudu evrimsel olarak bambaşka şekillere bürünmek zorunda kalırdı.

    temel merkez yıldıza olan uzaklığın oranıysa, sıcaklık gezegeni kaplayan ana öğenin rengine göre değişirdi. daha sıcağa veya daha soğuğa dayanıklılık geliştirmiş insan türleri ortaya çıkmış olabilirdi.

    eğer tüm bunlar aynı anda gerekiyorsa benzer sayılması için, kara ve suyun birbirine göre konumu bir değişken olarak görülebilirdi, dolayısıyla pangea tarzı tek bir megakıtada su ulaşımı neredeyse hiç gelişmez ve hava ulaşımına ağırlık verilirdi. denizlerin çok daha büyük bir ölçüsü keşfedilmemiş olurdu. karaların miktarı daha azsa popülasyon daha kısıtlı olurdu ve deniz ürünlerine daha dayalı olurdu. biyolojik olarak beyaz et sindirmeye ve su canlılarında bulunan amonyağı degrade etmeye yarayan daha işlevli ve büyük bir karaciğerli bir vücudumuz olurdu. gözde bulunan ikincil göz kapakları evrimsel olarak güçlü kalacağı için asla elimine olmazdı. tuz ve suyun oranlarına bağlı olarak hücrelerimizin şişmeye daha dayanıklı olması gerekirdi. el ve ayaktaki perdeler doğmadan önce apoptoza uğramazdı.

    eğer tüm yüzey karayla kaplı olsa, tek su kaynağı yeraltı suları olsa kazmaya yönelik daha uzun ve güçlü tırnaklarımız, daha sert bir derimiz olurdu. su döngüsü sadece yer altında yaşandığı için sadece uzun köklü ve susuzluğa dayanıklı bitkiler yeryüzünde yetişirdi. yüzey bitki örtüsünün azlığından dolayı azot döngüsü belki de yetersiz kalırdı ve insanlık daha erken yok olabilirdi. deri, yeraltında yaşama uyum sağlayacağı için daha az melanin üretir, göz ve ten renklerimiz daha açık olurdu. her 33 metrede 1 derece artan yeraltı sıcaklığı yüzünden toza ve sıcağa daha dayanıklı akciğerler geliştirmek zorunda kalırdık. mukus ve mukusun vücuttan atımı daha önemli olurdu, enfeksiyon riskini azaltmak için. sistik fibroz gibi genetik hastalıklar ortaya çıkardı ancak bu insanları hayatta tutma girişimine yönelik olurdu.(şimdi de hayatta kalabilen mutasyonlar hayatta kalma şansını arttırmaya yönelik, akdeniz anemisinin sıtmaya karşı gelişmesi gibi ama sistik fibroz bu konuda genel olarak daha yararlı olurdu) mukusu atmak için gözeneklerimizi kullanmamız gerekebilirdi, bu da daha kaygan ve korunaklı bir vücuda yol açardı.

    daha ne kadar değişken kurcalayabilirim bilmiyorum ama umarım aradığın creative cevap bu tarz bir şeydir.
    1 ...