bir önceki işyerimde tatlı mı tatlı sevimli mi sevimli 70 yaşında isviçreli bir ülke müdürümüz vardı.
türkiye de iken kaldığı otel ofise bir kaç dakika yürüme mesafesinde olduğundan ofise çok erken saatlerde gelir kahvesini içer tatlı tatlı çalışırdı kulakları çınlasın; bendeniz de metrobüs çilesini biraz olsun azaltmak için erken saatlerde yola çıkar; aşağı yukarı kendisiyle bir iki dakika ara ile ofise gelir oldum.
böylece bir oyun başladı.
ben geldiğimde tatlı ihtiyar ofise yeni girmiş, bilgisayarını açıyorsa o kazanıyor; ben daha ceketimi çıkarmadan o ofise geliyorsa ben kazanıyordum.
bir kaç gün arka arkaya ben ofise geldikten sonra bir gün aramızda şöyle bir diyalog yaşandı;
+"mr. hayvan herif, you are making competition!."
- ESTAĞFURULLAH.
estağfurullahın ne demek oldugunu anlatmaya çalıştıysam da oyun bitti.