bugün
- anın görüntüsü10
- albay kemal15
- jose mourinho53
- erkekler ne işe yarar8
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması9
- magicovento29
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- arda güler10
- icardi190510
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi13
- nihavend longa20
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı13
- şu an ihtiyacım olan şey8
- true nickli yazar8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz12
- uzun entry giren erkek12
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün16
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır13
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- amında oyalanmak istiyorum12
- kizil kara16
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- 1 metre 55 santim balonu ağzına alan kız12
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
- barbara palvin'in aldatılması15
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba18
- magicovento cesurluğu17
- aşkım kapışmak8
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu16
- ismail kartal9
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
- sağlık bakanının suriyeli rakamları12
- fenerbahçe seneye sistemi yenebilecek mi13
- galatasaray'ın en son kırmızı kart gördüğü derbi10
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri10
- dinci zekası8
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak26
- ben 76 yaşındayım beni tahrik ediyorsun15
- avrupalılar niye mülteci istemiyor sorunsalı10
- sözlük kızları sözlük erkeklerine yazıyor mudur17
- pedofiller niye uyutulmuyor sorunsalı8
- bir erkeğin bir kadına çicek alması16
bugün yapılan hikaye modu şakasıyla izlediğimiz video ile bir farkındalık sağlanmıştır, çok da güzel olmuştur.
ancak videoda bazı yanlış bilgilendirmeler var, izninizle onları düzeltmek isterim. öncelikle otizm diyince "otistik spektrum bozukluklarını" (osb) yani asperger sendromu, dikkat eksikliği ve hiper aktivitenin de dahil olduğu çok geniş bir hastalık yelpazesinden bahsettiğimi belirteyim.
öncelikle 1/68 oranı sabit bir oran değildir. 70'li yıllarda 3/10,000’in altında olan bu oran doksanlı yıllarda 30/100,000’in üzerine çıkmıştır, işte şimdiki durum da 1/68.
otizim için doğuştan gelen denmiş. yani genetik olduğu yapılacak birşey olmadığı söylenmek isteniyor. ancak yukarıda dediğim gibi otizim sıklığı son 45 yıl yıl içinde çığ gibi büyümüştür. bu nasıl bir genetik hastalıktır ki kendi kendine böyle artsın. hayır gerçek şudur ki otizme sebep olan dışsal faktörler vardır. her insanın sahip olduğu bağışıklık sistemi de bu dışsal faktörelere karşı koyamaz. bazılarında bağışıklık güçlüdür bazılarında zayıftır. normal dağılım gibi düşünün. en uçtakiler civa havuzunda yüzse birşey olmazken, dağımın diğer ucundakiler amalgamdan ya da aşılardan kaynaklı otizme yakalanabilmektedirler.
son olarak tek çaresininin yoğun sürekli özel eğitim olduğu söylenmiş ki küllüyen yalan. otizmin tek tedavisi beslenme ve şelasyona dayalı tedavidir. en etkilisi ve uygulanabiliri de gapsdır.
özel eğitim işe yarar mı? bir yere kadar. bu çocukların algısı kapalı olduğu için sosyal kuralları gözlemleyerek öğrenemezler. bu konuda açıklamalar yapmak faydalıdır. ancak dışarıdan bilgi almada yaşadıkları zorluklardan dolayı verdiğiniz bu bilgiyi yenileyemezler ve bazı sosyal gariplikler yaşayabilirler. örneğin çocukken diğer çocuklar tarafından sürekli birşeyler ısmarlatılan ve istismar edilen osb'li bir çocuğa "herkes kendi parasını harcar, kimseye birşey ısmarlama" dersen, o çocuk bilgiyi duruma göre yenilemeyemediği için 30 yaşına gelse de hep alman usulü yapar, kimseye birşey ısmarlamaz.
dolayısıyla özel eğitim başlangıç için iyidir ama zaten otizmi tedavi ettikten ya da çok hafiflettikten sonra çocuğun algıları açılacağı için özel eğitime ihtiyaç kalmaz ya da yakın çevrenin tane tane anlatması ile çözülebilir.
son bir not olarak otizm için gelişimsel "farklılık" denilmiş. böylece hafif birşeymiş gibi gösterilip, "aman boşver hanım bizim çocukta böyle işte"cilik poh pohlanmış. bakın ister hafif olsun ister ağır otizm buz gibi bir hastalıktır. yani çok ciddi birşeydir, otizimli olanlar ve onların bakımıyla sorumlu anneler sert bir biçimde hisseder bunu, hafife almaya gelmez. hastalık dediysek aman otizmlileri dışlayalım onları hor görelim değil. bu durumu ciddiye alalım demek istiyorum. yoksa aynştayn'da osb'liydi, sınıfınızdaki kimseyle konuşmayan, içine kapalı ama matematikten 100 alan çocuk da.
bakın bu kadar şeyi kime yazdım, anneler ya da potansiyel anne adayları size söylüyorum. bu hastalığın başlangıcı annenin kullandığı amalgam dolgu, doğum kontrol hapı, yediği civa yüklü midye, vs ye kadar dayanıyor. lütfen çocuk yapmayı planlayan herkes bu konuda dikkatli olsun. araştırsın hayatını değiştirsin, çocuğunu düzgün beslesin. bakın o 1/68lik oran 2030 yılında 1/20 lere düşecek.
yapmayın bunu çocuklarınıza. gerçekten çok zor.
ancak videoda bazı yanlış bilgilendirmeler var, izninizle onları düzeltmek isterim. öncelikle otizm diyince "otistik spektrum bozukluklarını" (osb) yani asperger sendromu, dikkat eksikliği ve hiper aktivitenin de dahil olduğu çok geniş bir hastalık yelpazesinden bahsettiğimi belirteyim.
öncelikle 1/68 oranı sabit bir oran değildir. 70'li yıllarda 3/10,000’in altında olan bu oran doksanlı yıllarda 30/100,000’in üzerine çıkmıştır, işte şimdiki durum da 1/68.
otizim için doğuştan gelen denmiş. yani genetik olduğu yapılacak birşey olmadığı söylenmek isteniyor. ancak yukarıda dediğim gibi otizim sıklığı son 45 yıl yıl içinde çığ gibi büyümüştür. bu nasıl bir genetik hastalıktır ki kendi kendine böyle artsın. hayır gerçek şudur ki otizme sebep olan dışsal faktörler vardır. her insanın sahip olduğu bağışıklık sistemi de bu dışsal faktörelere karşı koyamaz. bazılarında bağışıklık güçlüdür bazılarında zayıftır. normal dağılım gibi düşünün. en uçtakiler civa havuzunda yüzse birşey olmazken, dağımın diğer ucundakiler amalgamdan ya da aşılardan kaynaklı otizme yakalanabilmektedirler.
son olarak tek çaresininin yoğun sürekli özel eğitim olduğu söylenmiş ki küllüyen yalan. otizmin tek tedavisi beslenme ve şelasyona dayalı tedavidir. en etkilisi ve uygulanabiliri de gapsdır.
özel eğitim işe yarar mı? bir yere kadar. bu çocukların algısı kapalı olduğu için sosyal kuralları gözlemleyerek öğrenemezler. bu konuda açıklamalar yapmak faydalıdır. ancak dışarıdan bilgi almada yaşadıkları zorluklardan dolayı verdiğiniz bu bilgiyi yenileyemezler ve bazı sosyal gariplikler yaşayabilirler. örneğin çocukken diğer çocuklar tarafından sürekli birşeyler ısmarlatılan ve istismar edilen osb'li bir çocuğa "herkes kendi parasını harcar, kimseye birşey ısmarlama" dersen, o çocuk bilgiyi duruma göre yenilemeyemediği için 30 yaşına gelse de hep alman usulü yapar, kimseye birşey ısmarlamaz.
dolayısıyla özel eğitim başlangıç için iyidir ama zaten otizmi tedavi ettikten ya da çok hafiflettikten sonra çocuğun algıları açılacağı için özel eğitime ihtiyaç kalmaz ya da yakın çevrenin tane tane anlatması ile çözülebilir.
son bir not olarak otizm için gelişimsel "farklılık" denilmiş. böylece hafif birşeymiş gibi gösterilip, "aman boşver hanım bizim çocukta böyle işte"cilik poh pohlanmış. bakın ister hafif olsun ister ağır otizm buz gibi bir hastalıktır. yani çok ciddi birşeydir, otizimli olanlar ve onların bakımıyla sorumlu anneler sert bir biçimde hisseder bunu, hafife almaya gelmez. hastalık dediysek aman otizmlileri dışlayalım onları hor görelim değil. bu durumu ciddiye alalım demek istiyorum. yoksa aynştayn'da osb'liydi, sınıfınızdaki kimseyle konuşmayan, içine kapalı ama matematikten 100 alan çocuk da.
bakın bu kadar şeyi kime yazdım, anneler ya da potansiyel anne adayları size söylüyorum. bu hastalığın başlangıcı annenin kullandığı amalgam dolgu, doğum kontrol hapı, yediği civa yüklü midye, vs ye kadar dayanıyor. lütfen çocuk yapmayı planlayan herkes bu konuda dikkatli olsun. araştırsın hayatını değiştirsin, çocuğunu düzgün beslesin. bakın o 1/68lik oran 2030 yılında 1/20 lere düşecek.
yapmayın bunu çocuklarınıza. gerçekten çok zor.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar