Ellerini "şak şak şak" diye tekrar vurdu murtaza, halay başıydı. ilk defa bir düğüne gitmiş ve ilk halayındaydı; ne bir eğitim almıştı ne de bir kez "şak şak şak" yapmıştı.
Serçe parmağı özlemden sonra kavuşulan sevgili edasıyla kavranmıştı, güzel bir duyguydu bu az da iç gıdıklıyordu rukiyenin serçe parmağının bu kavrayışı.
Murtaza halay çekmeyi nereden öğrenmişti, sanki 23 yasına dek okul-ev-dersane-bakkal hayri amca dörtgeninde yaşayan o değildi! Evet değildi arada da playstation kafeye giderdi.
Şunu düsündü murtaza: "ben neymişim be". Gururlandı, her işi layıkıyla yapabilecegini, elinden kaçacak bir seyin olmayacağinı sandı.
Halay devam ediyordu; şu geldi aklına: "hep aynı hareket yahu galiba bunu kör ihsan emmi bile yapar".