evcil hayvan sahibi yazarlar

entry20 galeri
    14.
  1. benim bu.

    6.5 yaşında çikolata labrador'um var. kendisi ile çok seviyeli bir birlikteliğimiz olmakla beraber, bazen ufak tefek anlaşmazlıklarımız da olabiliyor. çok seviyorum ben bu oğlanı, çok. yaptığım meşkale, daha doğrusu hayat felsefemin bana yansıtmış olduğu yaşam tarzından ötürü tercih ettim kendisini. labradorlar iyi birer yüzücü ve tam bir doğa düşkünü. çetin kış şartlarından, kurak iklimlere kadar ayak uydurabiliyor kerata bana. sürekli geziyoruz canım oğlumla. bugün demirciköy'e, denize götürdüm onu. pek bi mutlu oldu sıpacık. en iyi arkadaşım, can yoldaşım, canım oğlum benim. beni korumak pahasına, çakal sürüsünün içine bodozlama atlayan canım oğlum benim. gözünde gördüm o korkuyu. bana bir şey olacak diye stresten ağzı köpürmüş canım oğluşum. çakal sürüsünün içine atladığı anı size tarif edemem dostlarım. bana bir şey olacak korkusuyla o gözlerine yansımış olan tedirginliği size tarif edemem inanın. kimine göre bu anlattıklarım çok abartı veya komik gelebilir ama köpek besleyen yazarlar bana elbet hak verecektir. çok vefakarlar, çok insancıllar.

    sizleri sıkmadan başımdan geçen bir olayı anlatayım.

    yaklaşık iki sene önce. beykoz offroad kulübünün düzenlemiş olduğu yarışa katıldığım sene. sıra bana geldi ve start verildi. günün sonunda 0.20 salise ile ikinci olmuştum o gün. neyse, yarışlar bitti ve akşam kamp sefası başladı. bir ara ortamdan çok sıkıldım ve ares'i alıp, riva'nın tepelerine doğru sürdüm aracı. gece zifiri karanlık tabii. yanımda ares olduğu için gram tedirginlik duymuyorum. ormanın derinliklerine doğru yürüdük canım oğlumla. yaklaşık 1 km civarında yürümüşüzdür. bir ara ares durdu ve hırlamaya başladı. ben de tabii doğal olarak "oğluş gel buraya, sakin" falan diyorum. ama ares resmen kudurdu o sıra. ben neye hırladığına anlam veremedim tabii. 15-20 metre daha yürüdüğümüz zaman anladım ne olduğunu. meğersem öncesinden domuzların kokusu almış ve beni uyarmaya çalışmış. hırladığı sırada sürekli dönüp bana bakıyordu çünkü. ben tabii kitlendim doğal olarak. domuz değil, mübarek öküz olmuş bunlar. bir anda hengame koptu. domuzlar feyat figan bağırmaya, üzerimize koşuşturmaya başladılar. ben bildiğin altıma sıçtım o sıra. ay ışığında uzun süre yürüdüğümüz için göz bebeklerim gece karanlığına adapte olmuştu. her şeyi net olarak görebiliyordum. ortalıkta koşuşturan 4-5 tane yavru domuzun önünde, 2-3 tane pehlivan gibi domuz üzerimize gelmeye başladılar. ben bağırmaya, sesimi duyurmaya çalıştım etrafa ama nafile. kamp alanından çok uzaklaşmıştık.

    tam gözüme kestirdiğim ağaca tırmanmaya çalıştığım esnada benim deli oğlan bunların önüne geçip köpürmeye, adeta haykırmaya başladı. ama nasıl bağırıyor kerata duymanız lazım. domuzlar ares'e hamle yapmaya çalıştıkça bu öğürüyor bildiğiniz. benim deli oğlum o gün bütün domuzları kovdu yanımdan. sırf bana zarar vermesinler diye kendini domuzların önüne yem gibi sundu canım oğlum. diyorum ya, anlatış biçimim belki bazı yazarlara komik gelebilir ama bu çok farklı bir his. inanın yazarken o anlar aklıma geliyor ve duygulanıyorum. köpek gibisi var mıdır yahu..

    buna benze başka bir hikayemiz daha var. dileyen buyursun, okusun

    (#35917300)

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1367755/+
    2 ...