çocukken dedemin zoruyla her yaz arka sokaktaki camiye giderdim kuran kursu için. bize ders veren caminin imamı ve müezzini de dedemin tanıdığı olduğundan, yaramazlıklarımda ne kadar aşırıya kaçarsam kaçayım, bir türlü kovulmayı başaramadım...
bu yazlardan birinde, "çalışıp adam olmam" için, caminin içindeki çay ocağına bıraktı dedem beni. dükkânı iki kardeş işletiyordu (biri 40-45, diğeri 30-32 yaşındaydı) ve dedem ikisini de oğlu gibi görüyordu. benim için de abi gibiydiler, özellikle küçük kardeşle aram çok iyiydi.
neyse. yaz sonlarına doğru, büyük kardeşin sözlü tacizleri, yerini dükkânda kimse yokken olan elle tacizlere bıraktı. ve tacizler de gecenin bir körü...
en kötüsü de, dedem vefat ettiğinde annem bu güvene sığınarak beni büyük kardeşin evine bırakmıştı. hava çok soğuk ve cenaze evi kalabalık oluyor diye. canım acıyor diye günlerce oturmakta zorlandım de, kimse "ne oldu?" diye bile sormadı.
evet. bayağı içimi dökmek gibi oldu bu. özür dilerim herkesten.