bugün

hayat hikayem

19** doğumluyum, büyük şehirlerden birinde büyüdüm, çocuk yaşlardan beri gözlük kullanıyorum, ortaokul ve lise yıllarım ezikliklerim ile dolu, döverlerdi beni, hatta dövmeye gerek duymazlardı, nasıl derler kötülerin karşısına çıkmaya cesaret olmazdı. lise sonra kendime prensipler koymuştum, korkmak yok, çekilmek yok, aileden birine küfür eden olursa yumruğu patlat vesaire. lise sonra çok sevdiğim bir kız vardı, aynı dersanedeydik, bir de çok sevidiğim bir arkadaşım vardı, yakışıklı p*c bi çocuktu, ama iyi çocuktu. ben bu kızı görebilmek için dersaneye iki saat erken gelirdim, kız kapıda sigara içerdi bende onu izlerdim. ben bu kızla sosyal ağlardan (facebook) ekledim mesaj attım vesaire ama yanıt bulamamıştım, sonra bir gün o arkadaşımın o kızla konuştuğunu ve birbirlerinden hoşlandıklarını öğrendim, çocuk benim kızı sevdiğimi bilmiyordu, kız da benim onu sevdiğimi. ben öğrenince eve gittim tabi, hüngür hüngür ağlayacaktım ama kendimi tutuyordum, napıp ne ettiysem gözüm kıpkırmızı olmuştu ama ağlamamıştım. sonra kendi kendime ben de p*c olmalıyım dedim, ama ruhta yokki, bi sevgilim olmadı lise sonun son günlerinde, 2 ay kadar sürdü, ve tam anlamıyla kızın bana karşı olan duygularını kullanarak özgüven oluşturdum. sonra universite kazandım ankara da, artık değişiklikler vardı, 18 dim. artık başka bir şehirde ilk defa yanlız yaşayacaktım. büyük kardeşim üniversite okuyordu, küçük kardeşim de anaokuluna gidiyordu. evde ki tek maaş babamın asgari ücretiydi. artık sigaraya başlamıştım, babamın gönderdiği haftalık 25 tl ile hafta içi okula gidiyordum hafta sonları da sigara alıp içiyordum. orda da bir kıza aşık olmuştum, 1 sene boyunca konuşsam mı konuşmasam mı diye kendimle çelişirken, konuşmaya karar verdim, fakülte kapısının önünde onu beklerken sonunda geldi, tam da istediğim gibi yanlızdı. kalbimin daha öyle çarptığını hatırlamam. gidip konuşamadım. o hikaye de orda bitti. ankara da kafede çalışmaya başlamıştım, artık param oluyordu hemde fazlasıyla, alkol ile de tanışmış oldum, kafeden arkadaşlar vesilesiyle. her hafta bira içmeye gitmeye başlamıştım kafeden arkadaşla, kızılayda konur sokaktaki tunnel bara. ankara güzeldi fakat bölümüm iyi bir bölüm değildi. ve tüm derslerden kalmıştım, bende o sene tekrar ygs ve lys ye girmiştim, yaz geldi, tüm derslerden kalmıştım. yurttanda ayrıldığım için büt haftasında 1 hafta boyunca üniversite kütüphanesinde yatıp kalktım. neyse ki ankaraya çok yakın güzel bir doğaya sahip bir şehirde hatırı sayılır bir bölüm kazanmıştım. yeni bir universitede okuyordum artık ama sınıfımızdakilerden 1-2 yaş büyüktüm. sürekli olgun davranmaya çalışırken kendi kendimi küçültüyordum. en çok kendime tembih ettiğim, oğlum sus sakın konuşma, konuşma ki insan yerine koysunlar. artık 21 dim. orda da bir kıza aşık oldum. ve ben ona ulaşmaya çalışırken 2 sene içerisinde 5 farklı sevgilisi oldu. o p*clerin tek tek hayalime ulaşmalarına şahitlik ettim. yaşım 22 oldu, artık etrafımda yapılan haksızlığa tahammül edemiyordum, ellerim ayaklarım titrercesine sinirleniyordum, boş beleş kavga çıkarttığım oluyordu. erasmusa gittim, bir slav ülkesinde 6 ay kaldım, hiç bir kızla birlikte olmadım (ilk akıllara bu geliyor), etrafımdakilere kendimi harika bir hayat yaşadım ayağına (tabi olm ne sandın) dedim tabii. çok farklı ülkeler gezme fırsatı buldum. farklı kültürler tanıdım, erasmus yapıp aynı zamanda inşaatta çalışan bir ben varımdır herhalde. güzel günlerdi. ve 22 yaşın son günleri bunlar, kendimden nefret ediyorum, yalnız başıma oturup içki içmek istiyorum, müzik açıp tek başıma dinlemek, derin derin düşüncelere dalmak, değişen bir şeyler oldu mu? hayır, hala insanların hayallerimi yaşamalarını izliyorum, ilkokulda futbol maçı yaptığını düşün, ve sürekli yedek bekliyorsun, böyle bir şey tam da. sessizlik seviyorum artık, ama yanında sigara ve kısık sesle nostaljik parçalar, genç bedende yaşayan yaşlı bir ruhum. kesinlikle psikolojik sorunlarım olduğunu düşünüyorum. dış görünüşümden nefret ediyorum. beynimde dönüp dolaşan düşüncelerden nefret ediyorum. dışardan cesur ya da geliyorum insanlara ama bilmiyorlar ki bir ödlek olduğumu, kendi fikirlerimle bile yüzleşemeyecek kadar korkak olduğumu. korkularım küçükken insanlardı, şimdi ise düşünceler ve fikirler oldu. insanlar beni espritiuel hayat dolu biri olarak tanıyorlar. gerçek yüzümü bilen siz varsınız sadece. nasıl derler, taklaya gelse de kurduğumuz düşler, eksik olmaz yüzümüzden o kıyak gülüşler. kimsenin bu kadar uzun bir yazıyı okumayacığından eminim ve pskiyatriye ya da psikoloğa gitmeyi düşünmüyorum, tek başıma içmeyi bırakmak istemiyorum..