Askerler -ki ellerinde silahları, dışarıda tankları ve bombardıman uçakları vardı- Jara'nın güvercin gibi uçan türkülerinden korktular.
Bir asker tüfeğinin kabzasını kaldırdı. Onu susturmak ve öbürlerine ibret olması için Jara'nın parmaklarını kırdı.
Kırık parmakları gitarın tellerine vuramıyordu. O da marşı var gücüyle söylemeye başladı.
Üstelik şimdi stadyumdakiler de ona katılmışlardı.
Şili'nin dört bir yanından bu stadyuma getirilen binlerce kişi faşizmin karşısında; işkence göreceklerini, öldürüleceklerini bildikleri halde, katillerin suratına 'Venceremos!' (Kazanacağız!) diye haykırıyorlardı.
"Venceremos venceremos
Kıralım zincirlerimizi
Venceremos venceremos
Zulme ve yoksulluğa paydos!'
Jara'nın istediği de buydu...
Victor Jara'nın ölü bedeni dört gün sonra bir sokakta bulundu. Ağır işkencelerden geçirilmiş ve vücudu kurşunlarla delik deşik edilmişti.'
Victor Jara yoksul köylerdenbirinde ve yoksul bir köy çocuğu olarak dünyaya geldi.
Babası çobandı.
Annesi düğünlerde, törenlerde gitar çalıyordu. Jara okuma-yazmayı ve müziğin büyüsünü cantador' olan annesinden öğrendi. Annem çalarken o tahta kutudan çıkan ezgiler içime işlerdi. Anımsıyorum, o çalarken olduğum yerde taş kesilir, kendimden geçerdim. Sonra, en büyük zevklerimden biri de gitara dokunmak, yavaş yavaş okşamaktı.Ne hayaller kurardım o zamanlar... Uçsuz bucaksız bir hayal denizine dalar giderdim...'
Şili türküleri dinleyerek geçen çocukluğunun ardından 15 yaşına geldiğinde annesi öldü. Bu ölümailenin dağılmasına, Jara'nın da okulunu bırakmasına neden oldu. Kilise okuluna gitmeye karar verdi. Müzik bilgisinin temelleri de burada atıldı. Okul bittikten sonra rahiplik yapmadı.
* * *
Jara, çeşitli işlerde kısa süreli çalıştı ve sonunda Şili Üniversitesi korosuna girdi. ilk bestelerini burada yaptı. Burada Yeni Şarkı' akımının kurucusu olan Violet Parra ile tanıştı ve onunla çalışmaya başladı.
Parra, inka ve Aztek kültürlerini, Akdeniz ve Afrika kültürleriyle kaynaştırarak 'Yeni Şarkı'yı oluşturdu. Jara da Yeni Şarkı çalışmalarını sürdürdü. Latin Amerika'nın geleneksel müziğiyle folklorik öğelerini aldı ve bunları çoksesli bir hale getirdi.
Yeni Şarkı, kısa zamanda emperyalizmin ve sömürgeciliğin karşısında bir sembol haline geldi. Artık Jara'nın şarkıları fabrikalarda, okullarda, sokaklardaydı. O, elinde gitarıyla her grevde, her öğrenci eyleminde direniş şarkılarını söylüyordu. Sesi çoktan Şili sınırlarını aşarak dünyanın dört bir yanına ulaşmıştı.
Pinochet Faşizmi, Victor Jara'yı katlettiğinde ben 20 yaşındaydım.
Öldürülüş biçimi Şili stadyumundan çıktı, dalga dalga yayıldı ve bizlere ulaştı... Bizi içine aldı ve biz bunu hiç unutmadık.
Bizler de 12 Mart 1971 faşizminin esaretinden kurtulmaya çalışıyorduk.
Öldürülüş biçimini hiç unutmadığım bu efsanevi şarkıcıdan yıllar sonra yeniden söz etmemin bir nedeni var.
Victor Jara'nın ölümünden 31 yıl sonra yargıç Juan Carlos Urrutia, 9 Aralık 2004'de emekli subay Mario Manr¡quez Bravo'ya dava açtı.
Bravo, Jara öldürüldüğü sırada Şili stadyumundan sorumlu en üst rütbedeki subaydı.
Ölümlerden o sorumlu tutulmaktaydı.
2004'te başlayan bu dava geçenlerde sonuçlandı ve albay Mario Manriquez suçlu bulundu.
* * *
Jara'nın ölümünden 35 yıl sonraki bu gelişme beni 12 Mart'a ve o sürece eşlik eden Pinochet Dönemi'ne geri götürdü.
Şefkatli bir güvercin
gibi uçar gitarımın sesi...'
Bu şarkıyı söyleyen birinin parmaklarını kıran, bileklerini ezen, onu kurşunlayan bir vahşeti, siz de bilin ve bunu unutmayın diye de bu yazıyı yazdım. *