Medyanın seferber olup bize kabul ettirmeye çalıştığı durumdur.istanbul'un içindeyken durumdan bir haber dünya etrafınızda dönüyormuş gibi yaşarsınız,ancak dışarı çıktığınızda akşam ana haber bültenini seyrederken olayın vehametinin farkına varırsınız.Antalya'dasınızdır mesela,güneş yakar ensenizi,hareket edemezsiniz..Bir de üstüne tarladaki ürün yanar o kavurucu güneş altında..'istanbul kavruluyor' deyiverince spiker soğuk sular akar başınızdan aşağıya..Sonra mesela Sarıkamış'a gidersiniz bir gün bir vesile ile..incecik hırkalara sarılmış insanların buz gibi havada dışarıda yürümeye çalıştıklarını görünce önce aba gibi paltonuzdan utanırsınız,sonra akşam vakti televzyonu açarsınız..'istanbul'da kar tatili,şiddetli soğuklar nedeniyle...'diye devam eden cümlenin gerisini dinlemeye vicdanınız el vermez..Bir gün mesela yolunuz Karadeniz'e düşer..ilk günler Bafra tarlalarından gelen mis gibi yağmur kokusu hoşunuza bile gider...Sonra tütünlerinin çürüdüğün söyler amca...Televizyonda yine o spiker..'Şiddetli yağışlar istanbul'da hayatı felç ediyor'....
Ve yağmur ve kar yağar,güneşler açar istanbul'da sonra yeniden...
