ölmek üzereyken yazacağınız son mesaj

Kendimi ne zamandır kandırıyorum bilmiyorum. Üzerine düşünecek vaktim de gücüm de yok. Bazen, daha fazla devam etme hırsını bulamazsın; bilirsin. Sanıyorum ki bu durumda tadında bırakmak en güzeli olacak. En azından öyle umuyorum. Hayat, benim sevemediğim ve tekrar tekrar gösterilen kötü bir tiyatro oyunu gibiydi. Sanki, herkes izlerken zevk alıyordu ve oyuna tek eleştiri getiren bendim. Ya da herkes gözlerini kapatmış uyukluyor, sahneyi izleyen olmuyordu. Fazla ciddiye almış olabilirim. Sevmiş ama sevilmemiş, değer görmeyi hak etmemiş de olabilirim. Bunları sana düpedüz yazıyorum, nasıl olsa yüzüne bir daha bakmam ve utanmam gerekmeyecek. Sadece bir şans verilmeye değer olduğumu düşündüğüm zamanlar oldu. Seni, Numidio Quadrato'da izleyebilirim. Belki bir kahve de bana almak istersin sabahları. Olmaz mı? Ne vakit Pantheon'a gitsem, mezarların içinde ne halde olduklarını merak ederdim. ilk onları ziyaret etmek istiyorum. Eğer dikkatlice bakarsan, Fontana di Trevi'de aktığımı görebilirsin, para atıp dilek tuttuklarında, her zamanki gibi huysuzluk yapacağım. Kolezyum'da onurum için savaşmayı düşünüyorum. Villa Borghese'de küçük bir ıhlamur ağacı olmak ve etrafa güzel kokular yaymak düşüncesine kim hayır diyebilir! Roma'ya veda etmek zor, bunu şimdilik erteliyorum. Hayır hayır, çıldırmış değilim. Tam aksine, aylar sonra ilk kez mantıklı bir şeyler yaptığıma eminim. Ne safmışım... Ne saf! Gökyüzüne uzandığında gözlerin, seni oradan seyrediyor olacağım. Üzülme, yaşayanlar ölülerden daha acınacak halde; buna daha ölmeden bile eminim.