bugün

journey

felsefik derinliği bakımından aşmış oyun. sade, yalın ve karmakarışık.

--spoiler--

oyuna ilk girdiğimiz an bu ne saçma bir oyun diyorsunuz. büyük derinliğe doğru yürümeye balşıyorsunuz. gidilebilecek çok fazla yer var ama harita yok iz yok sadece yürüyüp zamanın geçmesini bekliyorsunuz tek başınıza.
biraz daha yürüdükten sonra küçük bez parçalarını toplamaya başlıyorsunuz ve bu topladıklarınız yürümenizden ziyade zıplatıyor varmak istediğiniz yere daha kısa zamanda varmanızı sağlıyor sizi. ve yürüyüp zıplamanıza devam ediyorsunuz.
koca gizemli derinliğe doğru kapıları aralıyorsunuz durmadan. bi süre sonra bir dost ediniyorsunuz yada sevgili yada karı veya koca.
bu sefer ikiniz yürümeye başlıyorsunuz, birbirinizi takip edip duruyorsunuz yolunuzu kaybettiğinizde işaret edip tekar yanyana geliyorsunuz destek oluyorsunuz koskocaman dünyada birbirinize ve en güzel tarafıda bez parçalarını toplamaya gerek kalmadan zıplayabilmek. dost sayesinde. bu arada küçük parçalar gitgide büyüyor ve boynunuza dolanıyor bilgelik nişanı gibi.
uçsuz bucaksız bu yerde bazen öyle serseri gibi dolaşamayacağımız zamanlar oluyor. gizli saklı ilerlememiz lazım yoksa darbeler alıp bilgelik nişanımız zedelenebiliyor. bu yollarıda başarılı bir şekilde geçtikten sonra son düzlüğe geliniyor.
son düzlükte daha hızlı olman gerekirken çok yavaş ilerliyorsun bir süreden sonrada zaten ömrün yetmiyor tükeniyorsun. dostunu yalnız bırakıyorsun hemde son düzlükte!!.
gözlerini kapattığın an buz gibi soğuk ve gözgözü göremeyecek kadar sisli bir ortamdayken gözlerini açtığın zaman güneşli şelalelerin aktığı pırıl pırıl bir dünyayı buluyorsun. oyunun en zevkli kısmı kesinlikle sınırsız zıplama hakkın var düşme korkun yok deli gibi uçuyorsun ve gürül gürül akan şelalelerin üstünden geçiyorsun. ve en sonunda büyük derinliğe kavuşuyorsun yanında dostunla beraber bu sefer iç karartan değil huzur veren bir beyazlığa doğru...

--spoiler--