bugün

lisedeki arkadaşlarla geçmişi yad etme zirvesi

Ayda bir yaptığımız liseden yaklaşık 20 arkadaşın katıldığı zirvedir.
Mayıs ayında lisedeki arkadaşlarla geçmişi yad etme zirvesinin 21’incisini gerçekleştirdik. Zirvede 16 arkadaş vardı. Kadıköy’deki bir kafede buluşma kararı almıştık. Zirveye ben 1 saat rötarlı katıldım. Geldiğimde herkes yüzüme garip garip gülerek bakıyordu. Bu gülme şekli anlatılmaz yaşanır, hani böyle dalga geçiyor gibi de değil, “aaa bir seyler yazar’da gelmiş ne güzel” der gibi de değildi. Garson geldi “lipton ice tea şeftalili” istedim, farklı bir markadaki buzlu çay olduğunu öğrenince su istedim. O bakışlara o kadar uyuz olmuştum ki hırsımı garson kızdan çıkartmıştım adeta. Sonra lisedeyken samimi olduğumuz Beyza’nın bana whatsap’dan yazdığını farkettim. Baktım ki “:D” yazmış. iyicene sinirlendim. Beyza dedim sert bir şekilde. “Efendim?” dedi.
- Hayırdır, gülücükler falan atmışsın.
- Ne oldu senin gelmene sevindim.
- Neden?
- Neden sevinmiyim?
- iyi. Ben kalkıyorum. (O kadar sinirlenmiştim ki)
- Kalkma lütfen.
- Neden?
- Sana söyleyeceğim şeyler var.
- Senin mi, hepinizin mi?
- Sadece benim .
- Tamam o zaman.
Sustum ve gelen hamidiye suyumu yudumlarken “Ne diyecek bu?” diye düşünmeye başladım. Bu arada milletin bana bakıp gülüşmeleri devam ediyor. Yaklaşık 20 dakika sonra Beyza bana seslendi.
- Evet.
- Hatırlıyor musun 19 Mayıs gösterilerinde seninle eş olmuştuk.
- Evet.
- Gösteri sabahı seninle buluşmuştuk.
- Evet.
- Sonra bir pastaneye gidip kahvaltı yapalım demiştim.
- Evet.
- Kahvaltıda gösteride giyineceğin pantoluna çay dökmüştüm. Sonra sana mağaza mağaza lacivert kumaş pantolon aramıştık, bulmuştuk.
- Evet.
- Bilerek dökmüştüm.
- Neden?
- Poponda kocaman bir yırtık vardı da ondan.