uludağ sözlük moderasyonu

entry8259 galeri video9 ses3
    1053.
  1. moderasyon ya da daha türkçesi'yle yöneticilik ateşten gömlek gibidir. sözlüğe geleli yaklaşık bir-iki hafta kadar oldu ve görebildiğim kadarıyla yönetimle yazarların bir kısmı arasında çok ciddi bir sürtüşme sözkonusu. hatta öyleki; hatalı, formata aykırı, haklı gerekçeyle silinmiş girdilere dahi isyan eden yazarlar mevcut, nerdeyse bir nefret, moderasyon ağzıyla kuş tutsa 'ben sana ağzınla kuş tutamazsın demedim, ben sana ayaklarınla iguana tutamazsın dedim'cilik anlayışına dönüşmüş durumda. (bkz: yaran entry silinme sebepleri)

    ha ne diyorduk, 1,5 hafta oldu ulusözlüğe geleli. yaklaşık 3 senedir ekşi sözlükte kayıtlı okurum, tanışmam biraz daha eskiye dayanır, okumaktan da yazmaktan daha çok zevk alırım, hatta öyleki bazı zamanlar olayın ciddi ciddi bokunu çıkarıp fazla oturmaktan dolayı bel zayıflığına yol açacak kadar psikopata bağladığım dönemler oldu. malum, geçen sene kasım ayında sözlük klonların saldırısı adı altında yazar alımlarını yeniden açtı, ben de legal olan 10 girdi girip 7. nesil çaylak(8 de olabilir, inanın hatırlamıyorum) beklemeye koyuldum. lakin 3 ay geçip te bi' halt değişmeyince bendenizin kafası kızıp sildirdim üyeliği. 1 ay kadar sonra gene dayanamadım, gene üye olup 10 legal girdi girip gene beklemeye koyuldum, bu sefer pek te iplemeyerek*. bunları özgeçmiş tadında neden mi anlatıyorum? sadete geleyim efendim. uludağ sözlük bayadır kulağıma çalınan bir mekan ancak nedense pek üye olma ihtiyacı hissetmedim. ta ki brick top'un peder zickler başlığında ulusözlüğe kayıt olduğuna dair bir girdisini görene kadar, sonrasında 'lan vardır bu herifin bir bildiği' diyerek ve de aileden gelen bursalılığın da gazıyla geldim ben de kaydımı yaptırdım, 10 girdiyi girip çıktım. ekşi'den bir öntecrübe olduğundan nasıl olsa en az bir ay bekleyeceğime emindim. lakin sabah kalktığımda yazarlığımın onaylandığını gördüm, takriben 8-9 saat içerisinde yani. üstelik ilginç olan -ya da bana ilginç gelen- ekşi de yaptığım gibi 'çaylaklık dönemimde siyasetle alakalı girdiler girip daha en baştan moderasyonun dikkatlerini üzerime çekmeyeyim' gibi bir çabaya girmeden girmiş olmam girdilerimi. burdan çıkarılacak nedir peki? ya uludağ sözlüğün moderasyonu übermensch ya da ekşi'nin moderasyonunda ciddi bir sakatlık var, ama en nihayetinde ekşiye kıyasla buranın moderasyonu üye alımları konusunda daha adam gibi çalışıyor, milleti yazar kuyruğunda hayatından bezdirmiyor.

    henüz ortamda yeni olduğumdan gene örneklemeye kendimden devam edeceğim, ne derece sağlıklı olur bilemem, o yüzden şimdiden affoluna. yukarda da belirttiğim gibi, uludağ sözlüğün moderasyonunu geç, üyesi bi' allah'ın kulunu tanımadan girdim mecraya. hala da iki üç yazar arkadaş dışında tanıdığım yok, öyle tanışayım, sosyalleşeyim, zirveden hatun kaldırayım gibi bir niyete de sahip değilim. bunu neden belirtme ihtiyacı hissettim? şöyle ki; her bireyin/kurumun yanlış yaptığında eleştrilmesi gerektiğine inanan biriyim, hatta yeri geldiğinde en sert biçimde eleştrilmesi gerektiğine de, tabi elestiri ile hakaret arasindaki farkı kavrayarak. ancak iyi olanın da övgüyü haketmesi taraftarı biriyim, yiğidi öldür hakkını ver mottosu kısaca. tabi herkes böyle olmayabilir, kişisel iradedir, bunu eleştirmek te ben de dahil kimsenin haddine değil elbette. devam edelim, istatistiklerime baktığımda 128 girdi girmiş, 20 de başlık açmışım bu bir haftalık süre içinde. bunların içinde bir de ulusözlüğün sözlük formatını eleştirdiğim girdi de mevcut (bkz: sozluk formati/@zedx) (tabi şimdi bu refereden sonra umarım girdi uçmaz*). şu ana kadar sokaktaki vatandaş adlı açtığım başlıktaki girdim rötüşlanması isteğiyle bana yollandı, onu da altına bir not düşerek değiştirmeden geri gönderdim, sonrasında da tekrar geri gelmedi. ki çeşitlemeli girdi yazmaya çalışan biriyim, yani her girdiye tanımla başlamam, tanımı araya veya sona koyduğum oldu, tanım devamı, örneklendirme, diyalog tarzı girdiler de yazdım şimdiye kadar, altına da formata uydurma endişesi ile 'tanım: şudur budur' gibi bir not da düşmedim hiçbir girdinin. hülasa az önce bahsettiğim rötüşlanma dışında hiçbir girdim herhangi bir işleme tabi olmadı şimdiye kadar, ki girdilerimin birçoğu da siyasi ve de eleştirel gözle yazılmış yazılar. ha bu daha önceki girdilerimin ya da ilerde yazacağım girdilerin hiç silinmeyeceği anlamına gelmiyor elbette, demeye çalıştığım sözlük formatı ya da götümüze girebilir gerekçeleriyle başım belaya girmedi şu zamana kadar. moderasyon benim babamın oğlu olmadığına göre az çok sözlük formatına hakim olduğunu, en azından eleştrildiği kadar cahil-cühela olmadığını çıkartmak mümkün bundan da, benim çıkarımım bu başka bir deyişle.

    bu girdiyi girmeye niyetlenmeden önce de 'kimdir burayı yönetenler hele dayı' tadında küçük bir gezinti yaptım. zall ve july4th dışında ilk yola çıkılan kadronun hepsi değişmiş gördüğüm kadarıyla. olabilir, kafalar uyuşmaz, yönetici sözlüğe daha fazla zaman ayıramayabilir, çocuğu olur, o olur, bu olur bi' şekilde kadro değişir. izlenimlerime göre zall bildiğin sözlükteki ssg'nin anlayışında. yani; gerekli teknik aksaklıkları halleden, koder*, sözlükte az çok belli şeyleri oturtmuş ve yönetimi moderasyona devredip önemli noktalarda müdahale eden gözetmen ya da hakem konumuna almış kendini. 1930 sonrası atatürk'ün izlediği politikanın sözlüğe uyarlanmış hali diğer bir deyişle. tüm moderasyona bakamadım ama özellikle eleştrilerin odak noktası haline gelen ve benim gelişimden kısa bi' zaman önce moderasyona seçilmiş alimacgraw ve vendetta'nın beğenilen ve beğenilmeyen girdilerine şöyle bir gözderdim. bu arada gene belirtme ihtiyacındayım ki 'bir açıklarını yakalayayım şunların, hepsini göt ederim reytingim artar' gibi bir niyetim ya da ukelalık yapmak gibi bir amacım bakarken de yoktu şu anda da öyle, elimden geldiğince objektif olmaya çalışıyorum. yönetimlerinden ziyade girdilerinden yola çıkarak -kendi çapımda- yaptığım karakter analizi gibi birşey bu. 20-30 girdiden sağlıklı bir izlenim çıkartılamaz elbette ama en azından bir fikir verir insana. alimacgraw'ı iyi yazar olmamakla suçlamış şu bikaç girdisine ''afssdsa'' eklerini koymasından arkadaşlar. yalnız diğer bazı girdileri gayet sağlam, çatur çutur girdiler. illa örnek vermek gerekirse şu bekaret meselesi hakkındaki girdisi. ha biraz ukela bazı girdilerinde, en azından burdan bakıldığında öyle gözüküyor, ama eleştrildiği kadar da kemal sunal'ın salako filminden fırlama bir karakter de değil. vendetta ise ciddi ciddi insanı altına işetme potansiyeline sahip biri, bu adamın espri kabiliyeti bende olacakti ki, ahh ahh. neyse.. bu arada kısa sürede yazarlığımı onaylayan da o sanırım, yazar oldunuz mesajını o atmıştı çünkü bana. yani çalışıyor bu adam da, yan gelip yatmıyor. gene görebildiğim; başlık standadizasyonu konusunda da sözlüğün hacıvatlarını aratmıyorlar, şikayet aparatını da çok geçmeden yanıtlıyorlar filan fişman.

    efendim çok yazdım, bu kadar yazıyı kaç kişi okuyacak allah bilir o yüzden burada bitireyim. ilk başta dediğim gibi, yöneticilik gerek reelde gerek sanalda ateşten gömlektir. en yakın arkadaşınız bile en ufak bişeyde size sırtını dönüverir bir bakmışsınız. ayrıyetten iradenin de güçlü olması gerekli, çünkü sürekli eleştriye tabi tutulursunuz, haklı haksız yığınla şikayet vardır, hele bir de adınız çıkmışsa dokuza, sekize kemal derviş gelse indiremez. o yüzden yönetici arkadaşlara *(ki bunu onlar da biliyordur zaten) sabırlı olmalarını salık veriyorum. gene eleştiren arkadaşların ise* biraz daha sakin olmasını öneriyorum (bkz: sözlüğün barış elçisi olmak) (bkz: kofi annan sözlükte). nitekim basit ve dayanaksız eleştiriler bi' noktadan sonra eleştirenleri yalancı çoban konumuna sokar, böyle olunca da haklı dahi olsanız iplenmezsiniz, şahsen ben iplemezdim misal.

    yazarın notu: 5 paragrafdan 3'ünde belirttiğimi bi' kez daha altını çizerek belirtmek istiyorum; amacım kimsenin bitarafını yalamak, yalakalık ile gözüne girmek değil, olaylara adam gibi yaklaşmaya çalışmaktır. gerçi kafasında kemikleşmiş düşünce yaratan kesime ben ne dersem deyeyim bu yazı yalakalık olarak görünecektir, o yüzden bu kadar üzerinde durmam biraz anlamsız ama gene de anlaşılamama kaygısı işte. ha bi' de, ben böyle bir girdi girdim diye sanılmasın ki ileride bir yanlışlığa şahit olduğumda(bana yapılıp yapılmaması önemli değil, herhangi bir x kişiye haksızlık ya da y konuda yanlışlık ta olabilir bu) moderasyonu eleştirme hakkımı altın tepside teslim ediyorum. dediğim gibi, övmek kadar eleştirmek te bu işin raconundan gelir. ammavelakin eleştirmek için eleştirmek ya da bayağı, seviyesiz bir biçimde eleştirmek değildir kastettiğim.
    3 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük