epikuros

entry46 galeri
    35.
  1. eski yunan filozofu. ölüm korkusunun zaman kaybı olduğu üzerinde düşünmüş ve yanlış bir mantığa dayandırılarak insanların kendi hayatlarını bir hiç uğruna mahvettiğini savunmuştur. ona göre bu aşılması gereken bir ruh haliydi. gelin sağlıklı düşünelim. ölüm hiç de korkulacak bir şey değildir. neden korkalım ki? düşüncelerimizi doğru olarak yönlendirirsek, burada şuan geçirdiğiniz zamandan daha çok keyif alırsınız ki epikuros için bu son derece önemli bir noktaydı. kendisine göre felsefenin amacı, daha iyi bir hayata sahip olmak ve mutluluğa ulaşmaktı. aristoteles'in düşündüğü gibi. aristoteles'te felsefenin amacının mutluluğa ulaşmak olduğunu savunuyordu. bazı kişiler kendi ölümleri üzerine düşmenin korkunç olduğuna inanır ancak bu, yaşamayı daha yoğun kılmanın bir yoludur.

    epikuros bize hayatın anahtarının, herkesin peşinde olduğu şeyin haz olduğunu fark etmesiyle anlam kazandığını söylemektedir. esasında bundan biraz daha önemlisi olan, mümkün mertebede acıdan kaçınmamızdır. bizi harekete, eyleme geçiren budur. yaşamınızdan acıyı çıkarmak ve mutluluğu artırmak yaşamın kalitesini artırmak demektir. o zaman yapılacak en basit şey; sade bir yaşam tarzı benimsemek, çevrenize karşı nazik olmak ve dostlar edinmekti. bu şekilde arzularınızın çoğunu tatmin edebilirsiniz. elde edemeyeceğiniz bir şeyi de isteyip durmazsınız. mesela bir araba almak için paranız yoksa, arabayı almak için umutsuz bir dürtü duymanın yararı olmayacağını anlar, belki imkan dahilinde belli çalışma ile arabayı alabilirsiniz. hayatı, ulaşamayacağınız şeyler ile doldurmamanızda fayda var. arzular basitse, onları tatmin etmek kolaylaşacağından, ilgilendiğiniz şeylerden keyif almak için zamanınız ve enerjiniz olur. bu da epikuros'un mutluluk tarifidir.

    basit arzular + kolay elde edilebilen tatmin = hayattan keyif almak + bol enerji, zaman

    epikuros bu felsefeyi oluştururken tek bir soru çevresinde odaklanmıştı: ölümden neden korkmalıyız? buna birçok cevap vermiş, bunlardan ilki onu deneyimleyemeyecek olmamızdır. çok kolay bir mantık ile ölüm gerçekleştiğinde, siz orada olamayacaksınız. çok sevdiğim, yirminci yüzyıl filozoflarından ludwig wittgenstein,tractatus logico-philosophicus adlı eserinde bu görüşü, "ölüm hayattaki bir olay değildir" diye yazmıştır. deneyimimiz dışında olması, bilincinde olabileceğimiz ve bir şekilde yaşayabileceğimiz bir şey değildir.

    epikuros, ölümümüzü hayal ettiğimizde, ölmüş olan bedenimize ne olursa olsun hissetmeye devam edecek bir parçamızın geride kalacağını düşünerek bir hata yaptığımız söyler. başta bahsettiğim hata buydu. biz insanoğlu, belirli bir bedene, et ve kemiğe bağlıyız. epikuros atomlardan (ki her ne kadar modern bilimin söylediği atom kavramında bir parça farklı olsa da) oluştuğumuzu söylemektedir. atomlar ölümle birlikte bedenlerdan ayrıldığında, artık bir bilince sahip bireyler olarak var olamayız. varsayımla, birisi bu parçaları daha sonra titizlikle bir araya getirebilirse, yeniden yapılmış bu bedene bir hayat üflerse, o siz olmazdınız. acıları hissetmezdiniz, özdeşlik zinciri kırılmış olurdu.

    epikuros'un diğer bir düşüncesi ise, gelecek hakkında hissettiklerimizle geçmiş hakkında hissettiklerimiz arasındaki farktı. biz bu iki zamandan sadece ve sadece tek birini önemsiyoruz. doğumunuzdan önceki zamanı düşünün, var olmadığınız dönemi. annenizin karnında geçirdiğiniz o günleri, haftaları, hatta anne-babanız için sadece bir ihtimal dahilinde olduğunuz gebelik öncesi zamanı, hatta ve hatta dünyaya gelmediğiniz o yılları düşünün... bunlar hakkında bir endişeniz oldu mu? niye biri var olmadığı o zamanları önemsesin ki? aynı şey ölümden sonrası içinde olmalı. o zaman ölümden sonraki dönemle endişelenmeye gerek yoktur. ama epikuros'a göre düşüncelerimiz asimetriktir. aynı şekilde bağ kurup düşünemiyoruz.

    epikuros'un mezar taşına kazıttığı yazıyı size özet olarak vereyim:

    ben varsam, ölüm yok;
    ölüm varsa, ben yokum.

    yararlandığım kaynak: nigel warburton - felsefenin kısa tarihi
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük