Diğer Türkmen gruplarıyla beraber Varsaklar'ın Çukurova'ya gelişlerinden başlayarak bunların siyasi tarihlerini incelediğimiz zaman yurtlan ve kabile yapılan hakkında önemli bilgiler elde etmekteyiz.
Gerek Memlüklü kaynaklarından, gerek Şikari'nin yazdığı gibi Karamanlı tarih kitaplarından ve Osmanlı tarihçilerinin sözlerinden edindiğimiz bilgilere göre, Varsaklar'ın yurtlarının özellikle kuzeydeki dağlık yöreler olmak üzere Tarsus ve Mersin bölgesi olduğu anlaşılıyor. Ancak çeşitli nedenlerle meydana gelen göçler dolayısıyla yurtlarında değişmeler gözlemlenmiştir.
Bu konuda Alman seyyahlar, Fıraylic ve Ravlig, "Türkmen Aşiretleri" adlı eserlerinde önemli bilgiler vermektedirler. Bu eser Varsaklar için şöyle bir sınır çizer; Farsak aşiretleri, Bağdat demiryolunun güney kısmını teşkil eden sahada bulunurlar.
Takip ettikleri başlama ve bitiş noktası şöyle zikredilebilir:
Muğla sancağındaki Osmanlı dağlarından, Konya vilayetinin Antalya sancağı, Adana vilayeti, Halep'le Sivas arasında dar bir kavuşma silsilesi ile Diyarbakır'a doğru uzanırlar. Bunların bu coğrafi konumları, gayet geniş bir mütala sonucu beyan edilebilir. Halbuki Farsak aşiretlerinin asıl dolaşım sahası, Adana ve Antalya vilayetleridir. Buradaki aşiretlerin önemli bir kısmı Farsak'tır. Halk, buralardaki Türkmen aşiretlerini Farsak adı ile anmaktadır. Ancak halkın o yörelerdeki Türkmen aşiretlerini Farsak diye anması bu bölgelerdeki bütün aşiretlerin Farsak aşiretine mensup olduğunu göstermez. Bu bize sadece Varsak aşiretlerinin bu bölgelerde yoğunluk kazandığını gösterir. Zamanla bunların bir kısmı Mersin ve Tarsus bölgelerinden, Çukurova'nın kuzey bölgelerine doğru çıkarlarken, bir kısmı da önce Karaman-ili olmak üzere, Antalya ve daha sonraları da Konya bölgesindeki Varsaklar'ın buradan özellikle Aydın olmak üzere çeşitli yerlere göç etmişlerdir. Hatta tarihi kayıtlar, Kırşehir ve Kayseri'ye de Varsaklar'ın göçlerinden bahsederler.
Varsaklar'ın coğrafi konumuna bu kadar değindikten sonra, şimdi de kabile yapıları ve nüfusları üzerinde kısaca duralım.
Edindiğimiz bilgilere göre, bu aşiret topluluğu epey bir yekün teşkil etmektedir. Aynı zamanda bunların hepsi aynı isim altında da değildir. Bu aşiretler arasında pek çok kabile taksimatı vardır. Bu durum ise genel olarak kabilelerin zayıf kalmasına neden olmuş ve bilhassa aşiretlerin hareketlerinde düzensizlikler ortaya çıkarmıştır.
"Türkmen Aşiretleri" adlı eserde Varsaklar'ın kabile yapıları ve nüfusları hakkında önemli bilgilere rastlamaktayız. Bu eserde belirtildiğine göre, kışın bir iki saatlik mesafede bulunup bir diğerine komşu olarak çadır kuran iki kabile arasındaki elbiselerde bile tam bir birlik sağlanmış değildi. Fakat bu kadar küçük bölünmelere rağmen aşiretlerde esas teşkil eden bazı özellikler muhafaza edilmiştir. Mesela, bütün Türkmen aşiretlerinin hayat tarzı, duyguları, düşünceleri, bunlarda da mevcuttur. Genel olarak hayatları sakin bir şekilde olup büyük aşiret, küçük parçalara ayrılmış olduğundan hiçbir küçük parça, kendi mevcudiyetini muhafaza eden müesseseleriyle mensup olduğu sosyal hayata iştirak etmek cesaretinde bulunamamıştır.
Aynı eserde, Varsaklar'ın XVIII. yüzyılın sonları ve XIX. yüzyılın başkalarındaki nüfusu genel olarak şu şekilde verilmektedir:
Farsak aşiretleri toplam olarak 80.000 nüfustan ibarettir. Bu nüfus Adana ve Antalya bölgesinde çeşitli oranlarla dağılmıştır. Ancak bazı seyyahlar bu nüfusun 150.000 civarında olduğunu kaydetseler de bu kadar fazla bir nüfusun, genel Türkmen nüfusuna göre doğru olmadığı açıktadır.
Bu 80.000 civarındaki nüfus aşağıdaki yörelerde şu şekilde yayılmıştır:
1. Antalya sancağında (80.000'in) % 30'u
2. Adana'nın kuzeyinde (80.000'in) % 15'i
3. Adana'nın güneyinde (80.000'in) % 11'i
4. Adana'nın doğusunda (80.000'in) % 30'u
5. Konya-izmir vilayetleri sınırlan arasındaki sahada da (80.000'in) % 9'udur.
Aynı zamanda bunların muhitleri arasında da önemli farklılıklar göze çarpar. Çünki bunların dağlarda yaşayanları olduğu gibi, ovalarda, yaylalarda yaşayanları da mevcuttur. Fakat çoğunun sıcak bölgelere alışamadıkları ve daima mu'tedil ve soğuk iklimleri tercih ettikleri görülür.
Varsaklar, genel olarak boy adı ile Kuştemür. Esenlü, Gökçelü, Elvanlu, Kusun ve Ulaş gibi birtakım kabilelere ayrılmışlardır. Bunların hepsine birden Varsak aşiretleri adını vermekteyiz. Bir taraftan F.Sümer, bu tanıma katılırken, diğer taraftan islam Ansiklopedisindeki Ramazanoğulları maddesinde "Kara Isa"ya da Varsak kabileleri arasında saymaktadır. Halbuki bütün Osmanlı tarih kitapları, Varsaklar gibi Kara isa'nın da Ramazanoğulları'nı oluşturan Üç-Ok'lu Türkmenler'den birisi olduğu üzerinde ittifak halindedirler. Kara isa'nın yurdu Adana'nın kuzey batısındaki arazi olmuştur. Kara isa'nın başında bulunduğu aşirete, bu beyin adına izafetle, Kara-isalu denilmiş ve bu isim, sonra yörenin de adı olarak zamanımıza kadar gelmiştir. Şu anda Adana'nın bir ilçesi olan Kara-isalı halkı kendini Varsak olarak kabul etmemektedir. O nedenle Kara isa'yı bir Varsak kabilesi olarak görmüyoruz. Ancak Memlüklü Sultanı Baybars'a Varsak beylerinden Kara isa-oğlu Hamza'nın gidip tabiyetini sunduğu hakkında rivayetler söz konusudur. Buradaki Kara-isa ile Üç-Ok'lu Türkmen beylerinden olan ve Yüreğir oğlu Ramazan'ın diğerlerine olduğu gibi, kendisine de Midilli'yi kışla ve Gülek'te Tekfur Belin'i ve Alnakaş'ı yayla olarak verdiği, Kara isa Bey birbirine karıştırılmamalıdır.