Mevlana'yı anlamak imkansızdı benim için. Çünkü zaten ben anlamıştım onu tersinden. işime gelen yerden.
Sonra... Uzun bir süre sonra... Yavaş yavaş dibe batarken, en dibe doğru sürüklenirken birkez daha karşılaştım onunla. Ve işin ilginci onun en çok eleştirdiğim beytiyle.
işte o zaman vicdan azabını tattım. Kendimin baştan aşağı yanlış olduğumu gördüm.
Körmüşüm kör. Küçücük bir metin bile bu kadar zıt anlamlar içerebiliyorsa ya koca dünya?
Gerçek sandığı her şeyin aslında bir şakadan ya da yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu kabullenmek zor gelir bir insana. Mevlana bu zoru haykırmıştır kendini kurduğu sahte dünyanın ilahı sanan nefsime.