bazıları tarafından, ulvi meseleleri tiye alacak kadar saygısız, aykırı olmak adına ne yapacağını şaşırmış kimselerin zırvası olarak kabul edilse bile bence üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken sorudur. cennet hakkında duyduklarımız kesinlik taşımamakla beraber bir kaç cümleden ibaret ; baldan akan ırmaklar, pırlantadan köşkler, çıtır huriler, etrafımız yeşilin her tonunu görebileceğimiz doğa harikası, bir kaç çeşit de meyve.. bunlarla ömür geçer mi ya??
öncelikle soruyorum kendime bal akan bir ırmağın insana ne gibi bir faydası olabilir? en fazla iki çay kaşığı yersin.. ya da pırlantadan bir köşke sahip olmak nedir? herkesin var aynısından, havası mı kaldı daha.. ya da etrafındaki diğer görsel güzellikler ne kadar tatmin edebilir seni, ilk gittiğinde büyülendin hadi belki safariye filan çıktın ama sen bir haftalık tatil için orada değilsin ki! hurilere ne demeli, kişi başına düşen adet hakkında muhtelif rivayetler var(iş görebilecek misin o belli değil). sana cennette diyelim verdiler 4 tane huri, e dünyadaki eşinde orda yanında, kıskanmayacak mı o, itiraz etmeyecek mi,ya o da nuri isterse? ailen yanında olacak mı hep tanıdığın kişilerle mi olacaksın yoksa yeni çevre mi yapacaksın, istediğinin tayinini cennete çıkarabilecek misin mesela şu muhabbet olacak mı :
- serhat?
-muzaffer !!
- vay kardeşim benim burda mısın sen de ya..
- ayıp ettin be reis haybeden mi kıldık o kadar namazı. ulan özlemişim valla.. senin ne işin var lan asıl burda cenabet herif!
- sorma serhat ya götü zor yırttık, ilk öbür tarafa gönderdiler beni. bizim valideyle peder hacıydı ya onlar rica etti filan aldırdılar iki gün sonra buraya cok sukur.
-ulan torpilli ibne seni. var mı görüştüğün kimse?
- var abi ya olmaz mı senin tanıdıklarından liseden cocuklar var işte bizim, servetler filan var metin, ümit..
-ulan biz de yekten takılıyoruz bu kadar zaman, herkes birbirini bulmuş meger. hakan vardı bi de muzo bizim liseden hani onla görüşebildin mi?
-moruk o cehennemde ya,ben buraya geçmeden beraberdik.
- yapma ya! ulan pırlanta gibi de çocuktu, nası bari çok mu kötü durumu?
- off diyorum kanka fena ya. o uni ye gecince takmıstı baya, yok evrim yok darwin.. onlara farklı muamele yapıyolar bide orda , çıra niyetine kullanıyolar şerefsizim.
- allah kurtarsın abi ne diyelim. neyse ben kaçıcam müsadenle benim hurilerle paslascaz, görüselim ama muzo çocuklar filan toplanalım bi ara.
- tabi knka bak şu vişne reçeli akan ırmak varya onun diğer tarafında benim köşk var yarın akşam muhammed aliyle joe fraizeri kapıştırcam gel işin yoksa çocukları da çağırırız.
- süper! yarın görüşelim o zaman abi hadi öpüyorum..
acaba hiçbir şey insanı her istediğinin olmasından fazla sıkabilir mi? ne kadar isteyebilirsiniz ki? . dünyada istediklerimizden yola çıkarsak, iyi bir araba ,ev,güzel bir eş, güzel yerlere tatile gidebilmek vs. bakıyoruz hepsine sahip olabiliriz cennette ama bu isteklerin gerçekleşmesi yaşamın doğal akışı içerisinde anlam kazanır. öncelikle bunlara sahip değilsiniz, hayal ediyorsunuz hepsini, derken çalışıyorsunuz bir şekilde bunlara sahip olmaya hak kazanıyorsunuz hepsine birden değil teker teker. mutlulugun kaynagı bizatihi elde edilen nesne midir yoksa elde etme başarısı mı?ilk arabanızı aldığınızda hissettikleriniz, büyük ugraslar ve fedakarlıklar sonunda hayallerın gerceklesmesınden alınan zevk tıpkı yazın aksam gec saate kadar sokakta top oynamıs cocugun eve geldıgınde surahıyı kafasına dıkmesı gıbı. ama burda öyle bir durum yok ev istiyorum diyorsun ev, araba de araba, huri de huri, yap bi spor salonu doldur seyircileri all star macında mvp sen ol. ama nereye kadar bu kendini kandırmaca? bir de malı değerli yapan kıtlık-bolluk derecesi değil midir? kimsenin arabası olmadığı bir kabilede kabile reisi arabasızlıgını kafaya takmayacaktır aynen herkesin arabası olduğu bir toplulukta bireyin arabayı bir sükür sebebi olarak görmeyeceği gibi. çocuk düşünün ki afrika da açlıktan ölmüş, cennette binbir çeşit yemekler sunuldugunda altın tepside onun bakışlarını tahayyül edin. kendisine bırakılsaydı cennette tepsinin altın olmasındansa dünyada bir kase mercimek çorbasını tercih ederdi bence.
bir muammalar silsilesi için çabalıyoruz.. arzuluyoruz;ama neyi bilmiyoruz..nasıl olacagını bilmeden istiyoruz cünkü inanıyoruz allaha, güveniyoruz da.. hepimiz çok seveceğiz orayı gitmek nasip olursa ve cılgınca eglenecegiz ebediyete kadar.