nazım hikmetle peyami safa atışmasında araya girerek nazım hikmete su hicvi yazmıştır.
sen çıkmadın
seni çıkardılar karşımıza!
didon sakallı, kanlı gözlüler seni
tuttuğunu koparır sanıp kimseyi katmadan yanına,
ilk önce seni avlayıp
seni saldırdılar bu milliyet kervanına!
bir düşün çocuğum,
bir düşün ey yetim-i vatan,
bir düşün ki, dünya bu.. belki o zaman
utanabilesin:
sen bu saldırmada
kenarı delik
perdede bir göstermelik;
halledilmiş bir meselsin!
sen de bilirsin ki vatan evlatlarının, adsızların âdeti değildir
bir et yığınına
elin çılgınına
bir kötü fikir simsarına kızıp pataklamak;
patronına kızıp
simsarını haklamak!
ağızlarını kullandığın apaşların
vatan evlatları çabuk duyarlar gidişini.
ben sadece göstereceğim bir yılanın
mülevves ve müselles kafasını ezip
bu mukaddes ve tertemiz vatanın
bağrında gezip
zehirlemeye çalışanların leşini.
bir düşün çocuğum,
bir düşün ve inkâr etme ki
daha dün mahkemede yazdığını inkâr edip
mürekkebi kurumayan yazılarını yalamak;
mertlik yolundan yan çizip, çekilip,
yiğitlik ondur: dokuzu kaçmak
biri hiç görünmemek ve durmamak
diyip kaçmak,
sonra da karşısındakini
cılız görünce el kol sallamak
elense edip bir çelmeyle yere çalmak
senin âdetindir.
başkasının çaldığı hava ile dandini oynamak
sana dindir.
bugünlük senin ağzını kullanacağım: ulan
yalancı pehlivan!
"ölüleri rahat bırak oğlum"
dedikten sonra bilmem kime çatmak için
ve birkaç afi satmak için
bu millete milliyetini duyuran,
zulmü, istibdadı, tahakkümü kıran,
büyük türk'e, namık kemal'e sövmek,
içtiğin moskof şarabının lezzetinden olsa gerek!
dünün büyüklerine bugün söven,
yarın da bugünün büyüklerine söver..
bayım, apaş ağzıyla yalnız kendisini över!
galiba aynaya baktın ki
takma arslan yeleli
aksini gördün
ey yetim-i vatan!
o vatan kahramanı sürgünlerde çürürken bile
"felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin
dönersem kahpeyim millet yolunda bir azîmetten"
derdi,
ve...
sözünü ispat ederdi!
sırtlan tabiatla nebbaş!
apaş
ağzı kullanarak ona çatacağına
kime çatmak istiyorsan açıkça çatsana!
mukaddes kemikleri kendisine siper yapan sen,
milliyet kervanına saldırırken
yerinde saymaktasın!
abdullah çavuş
bu millet için can veren, canını gözüne alan
bir kahramandır.
sen anlaşılan kudurdun
ve kırılası kafanı bir dağa, bir tunç anıta, bir sarsılmaz kayaya vurdun!
milliyet senin içtiğin şarap değildir,
gözlerindeki kızıl renk değildir.
ağzına aldığın mukaddes ad
sana denk değildir!
milliyet, bir mukaddes
sönmez
ateştir.
onu biz, namık kemal'in sönmez meş'alesinden tutuşturduk.
yarasalar
ona yaklaşamazlar!
hududu aşma,
yanarsın!
ona sen yaklaşamazsın.
ona yaklaşmak, o mukaddes alevi içmek
için
temiz bir yürek
gerek...
saldır... nafile... kıvran,
ulaaan
boynundan yaralı
kızıllı, karalı
engerek!