bugün

yazarların insanlığından utandığı anlar

başımdan geçen bir olayı yazarak utanayım.

şöyle ki; 17 yaşındaydım öss'ye hazırlanmak için kadıköy'de bi dershaneye yazılmıştım ilk günlerim falan. kantine çıkıyoruz her teneffüs tabi ilk haftalar klasik ne var ne yok yoklama çekilir. sonra kritik yapılır.

dipnot: ben de o yaşıma kadar ilkokul 1'den beri birini seviyodum. (karşılıklıydı da. büyüdük sevgili olduk ayrıldık) yani hiç hiç başka bir erkekle flörtük bir diyaloğum olmadı.

böyle birkaç hafta geçti kantinde bi çocuğu farkettim. farketmemim sebebi de beni her gördüğünde durup gülümseyip geçip gidiyodu ilgimi çekti tabi. gerçekten de yakışıklı boylu poslu falan hani. ama benim hiç hoşlantıydı konuşmaydı flört etmeydi deneyimim olmadığı için inanılmaz heyecanlanıyordum. bir gün ders çıkışı arkamdan geldi ve yavaşça sağ omzuma dokundu adımı söyledi. tabi ön hazırlık yapılmış isim öğrenilmiş içimden ya ne tatlı çocuk falan derkeeennn.. bedensel bir özrünün olduğunu farkettim. (burdan ne olduğunu yazmak istemedim belki okur) başımdan o an kaynar sular döküldü. hayatımda aklıma gelip o anki hissi yaşadığım nadir olaylardan biridir. neyse konuşması hali tavrı her şey çok güzel, çok özgüvenli ve kendisiyle barışık çok tatlı bir insandı. sonradan arkadaş olduk yemek yedik konuştuk. tanıdık birbirimizi ama tabi ben rahatım arkadaşça yaklaşıyorum. müzik zevkimiz vs birçok şey çok alakasızmış zaten ama tabiki esas şans vermeyişimin sebebi utanıyorum gerçekten de ama özrüydü. kendimi aylarca çok sorguladım hatta nefret ettim diyebilirim. yani çok şükür onda bu düşüncem sebebiyle öyle bir izlenim bırakmadım ve kırmadım. yine hatırlayınca çok üzüldüm sözlük.