mustafa kemal atatürk

entry14379 galeri video87 ses1
    1137.
  1. "BiR TÜRKGENCiNiN ATA'YA HiTABESi
    Sevgili Atam;
    Sana bu hitabeyi 33 yaşına girmiş,
    Gelecek güzel günlerden çoktan umut kesmiş,
    Temel eğitimini tamamlamış,
    ancak şimdilerde seni tanıyabilmeye başlayan,
    Türk istikbalinin evlatlarından biri olarak yazıyorum.
    Seni ilk gördüğüm günü dün gibi hatırlarım.
    ilkokul birdim. Miniciktim.
    Elimde beslenme çantam,önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim.
    Karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun
    Bakışların keskindi.
    ABC'den sonra ilk öğrendiğimdin;
    Mustafa Kemal'din. Çocuktum...
    Bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin. Armağanını,
    uygun adım
    sol-sağ-sol
    Sol-sağ-sol Kutladık...
    Kaçımızın ayağı su toplamıştı,kaçımız bayılmıştık...
    Biz bayramlarda ağlayan çocuklardık.
    Ne zaman salıncakta sallanan fotografını görsem, geçen 23 Nisan'lara yanarım.)
    Ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...
    Dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...
    Şahin bakışların vardı,hürriyete aşıktın...
    En azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin,
    Ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı.
    Aslandın, kaplandın, kartaldın,panterdin...
    Özgür geleceklere açılan pencereydin.
    Sözün özü benim sevgili atam;
    Kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.
    Beni milli bir şekilde eğitenler,
    Failatün, failatün, failatün,failün ölçü sistemini,
    Niagara Şelalesi'nin yükseklik ve debisini,
    Yes, it is a pencil demesini,
    Deli ibrahim'in küpesini;
    Bir bir kafama yerleştirdiler de;
    Bana senin insan yönünü anlatmadılar.
    Sigara tiryakisi olduğunu,
    Rakı içtiğini,
    Aşık olduğunu,
    Evlendiğini,
    Boşandığını,
    Kim bilir kaç geceler savaş meydanlarında cesetlere bakıp,için için ağladığını,
    Özlemlerini, hasretlerini,
    Geleceği kazanmaya dair fikirlerini
    Anlatmadılar.
    Bana, bize, tüm dünya gençlerine bayram armağan etmiştin.
    Armağanını, uygun adım
    sol-sağ-sol
    sol-sağ-sol Kutladık...
    Kaçımızın ayağı su toplamıştı.
    Kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemiştik.
    Biz bayramlarda bunalan gençlerdik.
    Ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, 19MMayıs'lara yanarım.)
    Bir yandan;
    Heykellerini diktik
    Dağa-taşa silüetlerini çizdik,
    Her kitaba, her yazıya
    Mutlaka senden alıntılar yerleştirdik.
    Bir yandan;
    Her işin kolayına kaçtık,
    Ticarette kazık attık,
    Üretim yerine kopyaladık,
    Bilimadamlarını sindirdik,
    Aydınları yargıladık,
    Yoktan yere nice vatan hainleri ürettik,
    Çoktan yere nice amaçsız gençler yetistirdik
    Zeki,çevik ve aynı zamanda düzenciydik.
    Eğitimi siyasete kurban verdik,
    Ekonomiyi siyasete kurban verdik,
    Aydınlık olması gereken gelecekleri siyasete kurban verdik.
    Varlığımız siyasi emellere armağan oldu...
    Benim biricik Atam;
    Biz Demokles'in kılıcını sapından değil
    Keskin yanından tutmayı marifet bildik.
    Senin ruhunu gıdım gıdım içtik,
    Tükettik...
    Tükettik...
    Tükettik...
    Dedemden babama, babamdan bana
    Politikacı tabiriyle 'enkaz devralmış'bulunmaktayız.
    Bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek
    Enkaz bile bulamayacağız...
    Türk'tük, doğruyduk,çalışkanlığımız şüpheli;
    Birinci vazifemiz; Türk istiklalini ve TürkCumhuriyeti'ni Ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek,
    Ülkümüz;
    Yükselmek, ileri gitmekti...
    Uzun bir yoldu...
    Yorucu ve yıpratıcıydı...
    Adidas'larımız eskidi,
    McDonalds'ta mola verdik.
    Belki de 'Bir Türk dünyaya bedeldir' deyişini
    Biz 'Her Türk dünyaya bedeldir'anladığımız için emanetini,
    1 milyon beş yüzseksen bin kat küçültmeyi becerdik...
    Verdiğin en önemli görev:
    Bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem
    Türk istiklalini ve cumhuriyetini
    ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir,bilirim.
    Muhtaç olduğum kudretin,
    Sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir,ellerinden
    hasretle öperim..."alıntıdır
    Peki bide şöyle düşünelim.DÜnyaya bedel Atam Bugün Dünyaya gelse neler olur bakalım birlikte

    YER: TÜRKiYE
    YIL: 1938
    SAAT: 09.05
    ATATÜRK aramızdan ayrılıyor ARADAN ONLARCA YIL GEÇiYOR
    YIL: 2008
    ATATÜRK TEKRAR DÜNYAYA GELiYOR...
    DOĞRUCA MECLiSE GiDiYOR,
    MEMLEKET NASIL YÖNETiLiYOR GÖRMEK iÇiN...
    MECLiS KAPISINDA CUMHURBAŞKANI,BAŞBAKAN,DEVLET BAKANLARI
    KARŞILIYORLAR.

    SALONDA EN ÖNE OTURTUYORLAR VE O GÜNKÜ ÜLKE SORULARI
    TARTIŞILIYOR...
    OTURUM BiTiYOR, ATATÜRK Ü MECLiS LOKANTASINA
    GÖTÜRÜYORLAR,
    YEMEKTEN SONRA OTELE GÖTÜRÜP YATIRIYORLAR....
    ERTESi SABAH OTELDEN ALMAYA GiDiYORLAR,
    ATATÜRK ÜN ODASI BOMBOŞ..!!
    VE MASANIN ÜZERiNDE BiR KAĞIDA YAZILMIŞ ŞU SÖZLER VAR:
    'EFENDiLER...
    BEN iSTANBULA GiDiYORUM,
    ORDAN BiR VAPURA BiNiP TEKRAR SAMSUNA ÇIKACAĞIM.
    ÇÜNKÜ, BU ÜLKENiN BiR KURTULUŞ SAVAŞINA DAHA iHTiYACI
    VAR...'
    BU KADAR ANLAMLI BiRŞEY DAHA YOKTUR SANIRIM

    BU ÜLKEMiZ iÇiN...
    5 ...