bugün

hissizlik

"yaşanmamışlıklardan oluşan yaşanmışlıklar...
biriktirilenler ise sadece harcananlar…
geçmişte bir düşe ya da hayale ait mutluluklar nasılda acı verir,
umutlarını yitirdikleri zaman gerçeğe dair…
nasıl da insanı yavaşça bitirir içten içe ve
isyan ettirir geçen zaman, yaşanmamışlıklara…
ah zaman...
zaman sarar yaraları derler ya,
aslında yatan gerçek nedir?...
kocaman bir hissizlik bırakması değil midir
çoğu zaman?..
ne kurduğun hayallere ait mutluluklar vardır artık,
ne de yaşadığın acılara dair kanayan yaralar…
kendini hepsinden soyutlamışsındır…
hayaller kuramazsın çünkü yaşadığın acılar düşer aklına
ve başlamışsındır yaşamı kendinden uzakta tutmaya;
uzaktan seyredersin:
“o hissizliklerin getirdiği hisle”…
önceleri içini kıpır kıpır edenler,
delice güldüklerin, mutluluk içinde yüzdürenler…
bu gibi duyguları hissedemezsin artık;
yalnız, yüzünde sadece ufak bir tebessüm oluştururlar…
seni öldürecekmiş gibi acıtanlar,
içini parça parça edenler sadece ufak bir hüzün bırakırlar,
ağlayamazsın da öyle eskiden olduğu gibi;
o kadar ağlamışsındır ki...
ne düşler kalmştır geriye ne yaşlar…
ve seni büyütenler zamanla çürütmeye başlar…

(bkz: alıntı)