beyazıt öztürk ün türk halkından özür dilemesi

Sözlükte pek de politik konularda yazan bir insan değilim fakat bu konuda kendimi tutamadım.

Ben Beyaz'ın de neden özür dilediğini anlamış değilim. Telefon konuşmasını dinledim Ayşe Çelik'ten terör konusunda ya da PKK'ya ilişkin bir kelime çıkmadı. Sadece belirttiği çocukların ölmesiydi. Şimdi, çocukların ölmesi diyerek sizinde sesinizi duyurmanız gerektiğini söylemek terör propagandası yaptığı anlamına mı gelir? Öncelikle burada iki tarafın olduğunu ve bu taraflar ile anlaşma yapılması gerektiğini söylemektir.

Eğer bir yerde anneler ölüp cesetleri yol ortasında bir hafta bekliyorsa ve bu cesede kurt kuş ilişmesin diye ailesi de kurşunların arasında o cesedi bir hafta boyunca gözden uzak tutamıyorsa, öte yandan da kurşunlardan da yanına gidemiyorsa, 5 yaşındaki bir çocuk ölüyorsa ve cesedi bir hafta boyunca buzdolabında kalıyorsa, bir durun demek lazım. Bu konuda çatışmaların durmasını istemek en doğal şeydir.

bu konuda linç etmeye yönelik çeşitli akıl yürütme biçimleri var. Ben en bilinenlerden bahsedeceğim;

1-Çatışmalar dursun diyorsa---> terör propagandası yapıyordur
2-Pkk'ya karşıt bir şey söylemiyorsa---> terör propagandası yapıyordur
3-ölümlerden bahsediyor, şehit ölümlerinden bahsetmiyorsa---> terör propagandası yapıyordur
4-Pkk'yi kötülemediyse---> Pkk'lıdır.
5-Askeri&polisi övmediyse---> Pkk'lıdır.
6-Asker&polisi ölümlerinden bahsetmiyorsa---> Pkk'ldır.
7-iktidara karşı ve Pkklı ise---> Paralelcidir (ya da Fetö'cudur), ya da paralelci ise pkk'lıdır.
8-Vatan millet edebiyatı yapmıyorsa---> Pkk'lıdır.

Şimdi yukarıdaki akıl yürütmelerde gerçeklik payı olabilir mi? gerçeklik payı olabilir, ama zorunlu olarak bir kişiyi salt 3 cümle üzerinden suçlayamazsınız. Onun sözlerini yukarıdaki önermelerden birine indirgeyemezsiniz.

Yargısız infaz bizim kültürümüzde yeni değil, eskilerden getirdiğimiz güzel bir linç kültürümüz var. Ulusça, insanca, nereye gittiğimizi kendimize sormalıyız? Bakın bu durum bir "kitlesel histeri"yi beraberinde getirebilir.

Toplumumuzda itaat'in yeri, sadece bizim toplumumuzda değil, önemlidir. Bunun nedeni, anne-baba'lar ile çocuk arasındaki ilişkilerin iktidar ilişkileri üzerinden kurulmasıdır. çoğunlukla anne-babaların yapmasını istediği şeyi yapar, istemediği şeyi yapmayız. Bu durumda onların bir ego-uzantısı gibi oluruz. Bu uzantı gibi olma durumu, beraberinde kendi benliğimizi unutmayı, onların istediği insan olmayı beraberinde getirir. Duygularımızı rahatça dışa vuramayız, çünkü kendiliğimiz, ebeveynlerin sakınmamızı istediği korku dolu bir şey olmuştur. Kısır döngü adı da verilen bu şey, iki ucu boklu değnektir. bir yandan kendimizi ararken, öte yandan aradığımız bu kendiliğimizden korkmamızdır, çünkü kendin sakınılacak, korkulacak bir şeydir. Kendimizi bulmamız demek, aslında bize itaat etmemizi söyleyen sevgi nesnelerin de sevgisini yitirmemiz anlamına gelir.

bu durumda olan şey, bir başkasına bağımlılığa yitirmemek adına kendimizden vazgeçişimizdir. bu nedenle mi ufak bir itaatsizlik algısı ortalığı herc-ü merç ediyor? Aile içinde kurulan ilişkiler, iktidar ile olan ilişkimizi belirlerler. Bizim kafamızda itaat ve sevgiye ilişkin oluşan şema, devlet ve yurttaşı arasındaki ilişkiye dair bir şey söyler. Çünkü bu ilişkinin ilk oluşup şekillendiği yer aile içidir. Devlet ve itaat seviciliğinin boyutları çok derinlere gider. Bunu sorgulmadığınız sürece gazla çalışmaya devam edersiniz...