yusuf aslan

entry64 galeri
    10.
  1. 6 mayıs sabahı, darağacına götürülürken başgardiyanın odasına götürüldü... Az önce Deniz'in oturmuş olduğu sandalyede oturuyordu... Asılmadan önce son oturduğu sandalyede... Biraz sonra kavuşacaktı deniz'e... Ayaklarındaki zincirler çözüldü... Kendisine hüküm okundu. Bir diyeceği olup olmadığı soruldu.. "bir diyeceğim yok, karar bana aittir." dedi. Doktor çağırdılar yanına... "Hiçbir şeyim yok. Sanki komada olsam asmayacak mısınız?" dedi. Yusuf, babasına, köydeki akrabalarına ve köy halkına son mektuplarını yazmıştı dört gün önce cezaevindeki hücresinde... Koynunda saklıyordu o ana kadar... infaz savcısı aldı mektupları... "Mektupları yerine verecek misiniz?" diye sordu savcıya... "Elbette vereceğiz, bize güvenin yok mu?" diye yanıtladı infaz savcısı. Yusuf gülümseyerek "niye güvenim olsun?" dedi.... Haklıydı da... Babasına yazdığı mektuplar bile ne zorluklarla teslim edilmişti ki diğer iki mektubuna el konuldu... Niye güvensindi ki onlara? Üç fidan yan yana gömülmek istemişlerdi... Kabul etmediler, aralarında bir tane mezar olma koşulu koydular.... Sanki öldükten sonra ne olacaksa artık... mezarlarını ilk ziyarete giden genci, ilk sokakta bağıran kadını, onlar için ilk ağlayan vatandaşı tutuklattılar.. Ailesinin, akrabalarının evlerini sardı tüm polisler, jandarmalar... Niye güvensin ki?
    9 ...