helen fisher'ın bir antropolog olması hasebiyle, yapılan inceleme antropolojinin inceleme alanı ve bakış açısıyla sınırlı kalmıştır.
boşanma vakıalarına çok yakından tanık olan biri olarak ifade edeyim ki, boşanmaların ana faktörü olarak yukarıda dostumun alıntıladığı 3 maddeyi göstermek meseleye oldukça eksik yaklaşmak demektir. zira yazarın diğer toplumsal ve kültürel sebepler diyerek elinin tersiyle bir kenara attığı sebepler, hatta fındık kabuğunu doldurmayacak sebepler asıl sebeplerdir. bu ülkede düğünde takılan altınlar üzerinden kavga çıkartıp ertesi gün boşanma kararı alıyor çiftler.
fisher'ın boşanma istencini, "yeniden üreme" ile bağdaştırması aslında felsefede yabancı olduğumuz bir konu değil. zira arthur schopenhaueraşkın metafiziği isimli kitabında, sıkça evlilik, cinsellik vb. vakıaların en iyi gen haritası ile doğmak isteyen çocuğun (ruhun) bir iteklemesi, dürtüklemesi olduğunu ifade eder.
bana kalırsa günümüzde boşanma sebepleri genel olarak sosyolojik ve psikolojiktir. 100 vakıadan ancak 1'i ve belki de daha düşük oranda insan, boşanma sebebi olarak mevcut eşinden çocuk yapamamasını veya cinsel tatminsizliği öne sürmektedir boşanma sebebi olarak.