bugün

cemsbg

yıllar önce bu sözlük sayesinde yaptığımız "nolcak bu beşiktaş'ın hali?" muhabbetiyle başlayan bir arkadaşlığımız vardı. sonra gözlerini gördüm. istedim ki bana baksın o gözler. çok güzeldi çünkü. gözler kalbin aynasıdır diyolar ya, öyle aslında. aradaki, yaklaşık 700 km mesafeye rağmen gördüm ben kalbinin güzelliğini.

yıl 2008... 8 aralığı 9 aralığa bağlayan gece... kurban bayramının 1. günü bitmiş, etler doğranmış, paylar yapılmış, konu komşuya dağıtılmış... yorgunum, hem de çok... ama sadece beden yorgunluğu değil bu... yılgınlık var üstümde.

msn var daha. o derece eski bi tarih. akşam saat 11 mi 12 mi bilmiyorum. daha erken de olabilir. anlattım da anlattım. titreyerek, buz gibi terleyerek, ağlayarak, gülerek... koşar gibiydim sanki. yıllardır içimde biriktirdiğim ve hâlâ ergenlik döneminde olduğum bir dönemdi bu. sanki bir ışık belirmişti o karanlık tünelin ucunda. sonuna bakmadan koştum. nereye çıktığımı bilmeden koştum.

nefesim kesilmişti sanki.

tünelin ucunda aşk varmış. bana ellerini uzattı.

hiç görmediğim bir adam. sesini bile duymadım. ama biliyorum okuyor yazdıklarımı. sesini ilk kez o akşam duydum.

allahım ne büyük heyecan. bilmiyorum ki ne yapsam? "evet" dedim, biraz cesaretle. halbuki ne zor çıkmıştı o "evet" kelimesi dudaklarımdan. ne kadar ürkek, ne kadar cesur, ne kadar umutsuz, ne kadar güçlü...

ilk buluşma...

1 şubat 2009'du sanırım. kaçtım evden. istanbul'da buluşacağız. tamam, iki aydır birini seviyorum ama görmeden. görmem lazım. yalan olmadığını bilmem lazım. şimdiki aklım olsa gider miydim bilmiyorum. deli cesareti işte.

onu ilk gördüğüm, ona ilk dokunduğum anı anlatamam. dünyanın tüm dillerinin en güzel kelimeleri bir araya gelse yetersiz kalır yaşadığım heyecanı anlatmaya. aklımdan geçen tek bir cümle var: "gerçek bu."

gözlerindeki mahcubiyeti hala unutamıyorum. unutamam da. unutmam.

o zaman daha bir sarıldım ben bu adama. "tamam" dedik ikimizde. "bizim evlenmemiz lazım."

yıllar geçti. ben okudum, o atanamadı. ben okudum, o zihinsel engelli öğretmeni oldu. ben okudum, o batman'a atandı. ben mezun oldum, o karda kışta batman'ın ücra yerlerinde tek başına kaldı, karda mahsur kaldı.

tek başına...

ne çok korkmuştum ona bir şey olacak diye. ah o saatler nasıl geçmedi. o telefonlar nasıl beklendi. herhalde allah'a en yakın olduğum, en çok dua ettiğim zamanlardı o 1 aylık süreç.

ben işe girdim. o alan değişikliğinden edirne'ye ailesinin yanına atandı. ne büyük mutluluk!

bilmezdim ki beni daha da mutlu edeceğini...

dün, hayatımın aşkından, en yakın dostumdan, gözümün nuru, nefesimden hayatımın en önemli sorusu geldi.

tüm yaşadıklarımız, 7 sene, o sıkıntılar, o gözyaşları, özlemekten uyuyamadığım gecelerim geldi gözümün önüne.

heyecanımdan "evet" bile diyemedim. tek istediğim ona sımsıkı sarılmaktı.

şimdi sağ yüzük parmağıma bakıyorum. baktığım gibi gözlerim yine doluveriyor gülümseyerek.

yıllar önce yine buraya haykırmıştım.

yine haykırıyorum:

seni mutlu etmek için elimden gelenin fazlasını yapacağım. seni çok seviyorum.

edit: 16 temmuz 2016'da ankarada, 23 temmuz 2016'da edirnede düğünümüz var. aranızda para toplayıp bi trabzon burması takarsınız artık:)