bugün

sihirbazlık okulunda bir türk

beğenip beğenmemek tamamen görsel bir durumdur.
bir filmi eleştirmek için yönetmenlik, senaristlik yapmanıza gerek yoktur.
yıllardır sinema sektörü için çalışıyorum.
sövdüğünüz, sevdiğiniz bütün filmler neredeyse elimden geçti.
sırf sınırlı olan tatil günlerimin birini bu filmi izlemek için ayırdım.
anamorphic perdeye full hd resolutiondan evrilme filmi koyarsanız filmin çerçeveye yayılma oranı pikselleri yer.
hadi diyelim bu dağıtımcının kabahati, eyvallah.
peki ses miksajı nedir öyle?
çoğu ses açığa ses kaydı şeklinde alınıp, dublaj ile giderilmeye çalışılmış. bu nedir diego?
beş artı bir surround streodan hallice kulak tırmalıyor.
peki birbirinin aynısı replik ve mimikleri ne yapacağız?
bir şey yapamıyoruz bu durumda.
kurgusunda beliren sahneler arası geçiş kopmaları ve senaryonun hiyerarşisinin ilk kuralı olan drama eğrisi, çizgisi, serim, düğüm ve çözüm nerede? o da yok.
yok allah yok var filmde.
renk düzenlemesi tamami ile korkunç, sahneler çok karanlık ve siyahlar çok havada. tenler ise uçuk.
böyle bir işin gişede başarı getireceğine inanarak, yabancı yapımdan evrilme bir senaryo ve basiretsiz basit efektler ile bu iş olmaz.
olmaz. o kadar borca girip özgün senaryo ile dahi bu başarı yakalamak çok basit.
emekler için eyvallah.
fakat randıman bu olmamalı.
hele böyle filmler yaparak, godarddan, tarkovskiden, jodorowskyden bahsetmek günahtır, ayıptır, saygısızlıktır.
daha fazla yermek istemiyorum, eksikleri ile dolu bir film.
umarım farklılıklar artarak yeni ve güzel yapımlar ile karşımızda olurlar.
ben beğenmedim.