bugün
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi11
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali9
- kendini bir görsel ile anlat19
- xdearm10
- jose mourinho34
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak9
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- zalbert ramstein11
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- meral akşener17
- bursa9
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- gideon reid morgan jj9
- anın görüntüsü12
- icardi190555
- magicovento12
- sekse doymuş erkek12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel22
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi11
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal21
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu20
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü19
- güçlü kadınların ortak özellikleri13
- yazarların en sevdikleri diziler11
- okula gidiyorum sözlük10
- gay olanları toplum niye sevmiyor12
- yazarların cinsel tercihi15
- hangi sözlükçüyü dövmek istersiniz21
- peygamberlerin yahudi olması9
Can Yücel'in kaleme aldığı şiirdir (manzume de olabilir)
Bana nedense mahalleden Mevlüt ve duru'nun hikayesini anımsatır.
Mevlüt abi mahallenin Demircisi ve ailenin tek çocuğu idi. Anne ve babası 1 ay arayla vefat ettikten sonra gecekondusunda sakin bir hayat yaşıyordu. Biraz sinirli biri olsa da iyi insandı. Top oynadığımız sahaya elindeki hurda demirlerden kale bile yapmıştı bize. Anne ve babası ölünce daha da durgunlaştı. Gerekmedikçe Evden çıkmıyordu, dükkanı da boşladı. Ölüme üzülüyor dedik, Yani öyle sanıyorduk. Karşı Binanın 1 nci katındaki duru'ya kaptırmıştı gönlünü. Duru da ona karşı boş değildi. Biz tıfıldık o zaman ama bazı şeyleri anlıyorduk. Camdan cama bakışmalarını, duru kardeşini okula götürürken Mevlüt'ün de peşinden okul yoluna düştüğüne şahit olduk.
Mevlüt, kimsesi olmadığından duru'yu tek başına istemeye gitmiş. Babası da vermemiş tabi. Gerekçe olarak Demirci olmasıymış. Bu kısımları sonradan öğrendik. Mevlüt abi çıkmaz oldu evden. Komşular yemek götürürken görmüşler. Ev dağınık saç sakal karışmış. Arada bir duru'nun camına bakış atıp "yanlış yaptın yaşar amca" diyormuş.
Yaşar amca duru'nun babası aynı zamanda da mahallenin bakkalıydı. Kıl biriydi.
Çok değil 3 ay geçmişti ki sabah 4 de itfaiye araçlarının sesine uyandı bütün mahalle. Herkes dışarı çıkmıştı. Mevlüt yakmıştı; evini de kendini de. Yangını, sabah namazına kalkan şükran teyze fark etmiş. Hemen aramış itfaiyeyi. Mevlüt kapının ve pencerelerin arkasına demir kaynatmış. itfaiye sadece dışarıdan müdahele edebiliyordu. Ölmeyi kafaya koymuştu bu adam. Herkes yanan evi izlerken duru'nun penceresine baktım. Perde çok az açıktı ama cam buharlaşmıştı. Eminim kesinlikle sicim sicim döküyordu gözlerinden. En sevdiği adam alevler içinde yanıyordu. Asıl yanan duru idi. Mevlüt çoktan ölmüş olmalıydı. Hiçbir fiziksel acı hissetmiyordu. Ama duru? Halen yaşıyordu.
Yaşar amcayı aradı gözlerim. Mahalleli ile birlikte o da inmişti aşağı. Mevlüt'ün evi yakmasını Anne ve babasının ölümüne bağlıyordu. Belki biraz büyük olsam o an ona yumruk atardım. Çocuk aklımla ben fark etmiştim bu aşkı.
2 gün sonra teslim ettiler Mevlüt abinin cansız bedenini. Muhtar ve Memleketinden gelen birkaç akraba teslim aldı onu. Cenaze namazında ben de vardım. Ama defnetmeye götürmediler. Topumu alıp kale direğinin dibine oturdum. Ağladım evet. Bize kalan tek Yadigarı bu direğin dibinde ben de ağladım. Sonra duru abla geldi aklıma. Koşarak gittim evlerinin önüne. Perde azıcık açıktı. Boş boş bakıyordu kül olmuş eve. Aslında kül olan aşkıydı.
Mahallede dedikodular yayılmaya başlamıştı. Mevlüt'ün ölümünü duru ile evlenememesine bağlıyordu herkes. Yaşar amca hiç kabul etmedi bunu. Halen aynı şeyi savunuyordu: Mevlüt anne ve babasının ölümüne dayanamamıştı.
Duru ablayı o günden sonra bir daha hiç görmedim. Hiç ama hiç çıkmıyordu evden. Kardeşini de annesi götürüyordu okula. 1 ay sonra akşam üzeri ambulans geldi kapılarına. Annesi, babasının omzuna dayanmış ağlıyordu. Sedye ile ambulansa alıp götürdüler hastaneye. Kimse ne olduğunu soramadı annesine. Ertesi sabah okula giderken selasını duydum duru ablanın. Sevindim desem yeridir. Orada buluşurlar diye düşündüm. Çocuk aklı işte. Yine topumu alıp direğin dibine çöktüm. "Yanlış yaptın yaşar amca" dedim içimden.
Birkaç gün sonra ölüm nedenine kalp krizi dediler. Yine dedikodular türemişti. Duru ablanın da intihar ettiğini öne sürüyorlardı. Bana göre aşkından öldü. içine döktüğü gözyaşlarında boğuldu.
Hani şimdi bu şiirde;
"o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Demiş ya can Yücel, halt etmiş. Yaşayamadı bu iki kara sevdalı.
Bana nedense mahalleden Mevlüt ve duru'nun hikayesini anımsatır.
Mevlüt abi mahallenin Demircisi ve ailenin tek çocuğu idi. Anne ve babası 1 ay arayla vefat ettikten sonra gecekondusunda sakin bir hayat yaşıyordu. Biraz sinirli biri olsa da iyi insandı. Top oynadığımız sahaya elindeki hurda demirlerden kale bile yapmıştı bize. Anne ve babası ölünce daha da durgunlaştı. Gerekmedikçe Evden çıkmıyordu, dükkanı da boşladı. Ölüme üzülüyor dedik, Yani öyle sanıyorduk. Karşı Binanın 1 nci katındaki duru'ya kaptırmıştı gönlünü. Duru da ona karşı boş değildi. Biz tıfıldık o zaman ama bazı şeyleri anlıyorduk. Camdan cama bakışmalarını, duru kardeşini okula götürürken Mevlüt'ün de peşinden okul yoluna düştüğüne şahit olduk.
Mevlüt, kimsesi olmadığından duru'yu tek başına istemeye gitmiş. Babası da vermemiş tabi. Gerekçe olarak Demirci olmasıymış. Bu kısımları sonradan öğrendik. Mevlüt abi çıkmaz oldu evden. Komşular yemek götürürken görmüşler. Ev dağınık saç sakal karışmış. Arada bir duru'nun camına bakış atıp "yanlış yaptın yaşar amca" diyormuş.
Yaşar amca duru'nun babası aynı zamanda da mahallenin bakkalıydı. Kıl biriydi.
Çok değil 3 ay geçmişti ki sabah 4 de itfaiye araçlarının sesine uyandı bütün mahalle. Herkes dışarı çıkmıştı. Mevlüt yakmıştı; evini de kendini de. Yangını, sabah namazına kalkan şükran teyze fark etmiş. Hemen aramış itfaiyeyi. Mevlüt kapının ve pencerelerin arkasına demir kaynatmış. itfaiye sadece dışarıdan müdahele edebiliyordu. Ölmeyi kafaya koymuştu bu adam. Herkes yanan evi izlerken duru'nun penceresine baktım. Perde çok az açıktı ama cam buharlaşmıştı. Eminim kesinlikle sicim sicim döküyordu gözlerinden. En sevdiği adam alevler içinde yanıyordu. Asıl yanan duru idi. Mevlüt çoktan ölmüş olmalıydı. Hiçbir fiziksel acı hissetmiyordu. Ama duru? Halen yaşıyordu.
Yaşar amcayı aradı gözlerim. Mahalleli ile birlikte o da inmişti aşağı. Mevlüt'ün evi yakmasını Anne ve babasının ölümüne bağlıyordu. Belki biraz büyük olsam o an ona yumruk atardım. Çocuk aklımla ben fark etmiştim bu aşkı.
2 gün sonra teslim ettiler Mevlüt abinin cansız bedenini. Muhtar ve Memleketinden gelen birkaç akraba teslim aldı onu. Cenaze namazında ben de vardım. Ama defnetmeye götürmediler. Topumu alıp kale direğinin dibine oturdum. Ağladım evet. Bize kalan tek Yadigarı bu direğin dibinde ben de ağladım. Sonra duru abla geldi aklıma. Koşarak gittim evlerinin önüne. Perde azıcık açıktı. Boş boş bakıyordu kül olmuş eve. Aslında kül olan aşkıydı.
Mahallede dedikodular yayılmaya başlamıştı. Mevlüt'ün ölümünü duru ile evlenememesine bağlıyordu herkes. Yaşar amca hiç kabul etmedi bunu. Halen aynı şeyi savunuyordu: Mevlüt anne ve babasının ölümüne dayanamamıştı.
Duru ablayı o günden sonra bir daha hiç görmedim. Hiç ama hiç çıkmıyordu evden. Kardeşini de annesi götürüyordu okula. 1 ay sonra akşam üzeri ambulans geldi kapılarına. Annesi, babasının omzuna dayanmış ağlıyordu. Sedye ile ambulansa alıp götürdüler hastaneye. Kimse ne olduğunu soramadı annesine. Ertesi sabah okula giderken selasını duydum duru ablanın. Sevindim desem yeridir. Orada buluşurlar diye düşündüm. Çocuk aklı işte. Yine topumu alıp direğin dibine çöktüm. "Yanlış yaptın yaşar amca" dedim içimden.
Birkaç gün sonra ölüm nedenine kalp krizi dediler. Yine dedikodular türemişti. Duru ablanın da intihar ettiğini öne sürüyorlardı. Bana göre aşkından öldü. içine döktüğü gözyaşlarında boğuldu.
Hani şimdi bu şiirde;
"o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Demiş ya can Yücel, halt etmiş. Yaşayamadı bu iki kara sevdalı.
güncel Önemli Başlıklar