gece gece izlediğim ve gerçekten çok etkilendiğim jane austen nın hayatını konu alan film. hep erteliyordum izlemeyi. kolay değildi benim için izlemek. birinin hayranıysanız hatta kendinizi tanımlarken, bazı şeyleri anlatırken, bazı değerleri savunurken referansınız hep o kişi oluyorsa onunla ilgili küçücük bir detay bile çok anlam taşır. ben de uzun süre bu filmi izlemeyi göze alamadım bu yüzden. hayal kırıklığına uğramaktan korktum verilmiş hatalı bir bilgi varsa düzeltememenin verdiği üzüntüyü yaşamak istemedim sanırım.. tam tanımlayamıyorum. ama en sonunda dün akşam aniden karar verip geçtim karşısına filmin. söyleyebileceğim çok şey var ama ilk söyleyeceğim şey korktuklarım başıma gelmedi. ki bu benim için en önemlisi. genel olarak duyguyu izleyiciye geçirmeyi başarmışlar ama oyuncu seçimi daha iyi olabilirdi. mesela tom lefroy rolüne o oyuncuyu yakıştıramadım ki aslında anne hathawayden çok daha iyi bir oyunculuk çıkarmış kendisi.
--spoiler--
tom un kızıyla birlikte geldiği sahne nasıl bir sahnedir öyle. jane austen o durumda ağlamamayı nasıl başarmış bilmiyorum ama ben başaramadım. aşklarına ağladım, kavuşamamalarına ağladım, hep eksik kalmalarına ağladım ama en çok da tom un jane nin romanını kızına okuduktan sonraki jane e bakışına ağladım.
--spoiler--
sonra jane austen nın hayatını düşündüm. o boyutlarda bir aşk yaşayıp dünya edebiyatına müthiş eserler kazandırdıktan sonra 41 yaşında biten bir hayat. bizim bir hayattan beklentimiz ne . uzun bir ömür mü ?? benim değil hiç değil. çok uzun yaşamanın hiç bir anlamı yok anlamlı olan nasıl yaşadığın..çoğu hayranı jane austen nın hayatını çok trajik bulur evet ölümü çok beklenmedik bir şekilde ve erken olmuştur. ama pek çok insana göre de doludolu bir hayat yaşamıştır bence. saçmalama diye düşünüyorsanız biraz daha geniş düşünün. yalnız bir nokta var. içinde anlatmak istediği şeyler kaldıysa ve onlarla birlikte gittiyse bu hayattan, asıl trajik olan bu olur bence. söylenmemişlik en kötüsü çünkü. ama genel kanım bence yazmak istedikleirni yazmıştı.