bugün

aşkın e hali

belki hiç karşılaşmadık belki aynı yollarda hiç yürümedik ama herhangir zamanda muamma bir şarkının inleyen nağmelerinde ben hep seni dinledim. yıldızlara her bakışımda saçlarını düşledim. dağ başlarında yapayalnız kaldığımda rüzgardan seni kokladım. biliyordum oralarda ufka daldığını. ufka daldığında tenini okşayan rüzgar değil bendim.

sen, ölümcül bir hülyaydın anlayamadığım, gizemli bir şarkıydın dinleyemediğim, isyankar bir korkuydun sonlayamadığım ve sen veremli bir türküydün söyleyemediğim. her aşkı dare çeken vefasız leyla sı imiş. sen leyla idin, cefa ülkesinde umudun rüyasıydın.

sen henüz tanımadın sevda denen yokuşu, o yokuşta yorulmadın devler gibi, bir oltaya takılmadın derinlerde, karalar bağlayamadın. ben hıçkırırken sen ağlayamadın. kopacak sanıyorsan bu ip ince yerinden, inecek sanıyorsan bu bayrak gönderinden, sanıyorsan ki bu sevda bitecek sönen bir alev gibi. hala anlayamadın sevginin en hasını.

eğer ayrılık kalbine çiviler gibi gömülmediyse, bir aslanın can çekişini görmediysen, ayrılık kitabında adını okumadıysan, karanlık köşelerde acı acı gülmediysen, kovulduğun kapılarda ölmediysen, o celali uykudan hala uyanmadıysan ve düşlerimin rengine boyanmadıysan, boyanma.

ders almadım yüreğimden, çocukluğuma diken battı. gençliğimi çalan canavarın pençesinde can çekişirken sadakatindi beni hayata bağlayan. ve şimdi ben bütün yaralarımla, yaralarımdan akan kanlarla sana geliyorum. ve sadakatin yoksa sen de yoksun. biliyorum.

edit: tamamına yakını nurullah genç ten alıntıdır.