sözde ermeni soykırımı safsataları ile yatıp kalktığımız şu günlerde, ermenilere uygulanan tehcir e farklı bir perspektiften bakmak istedim
1941 yılında japon imparatorluk donanması, dünya harp tarihinin en önemli harekatlarından birini tertiplemiş ve 7 aralık 1941de hawaideki pearl harbor limanına düzenlediği baskınla abdnin pasifik filosunu kullanılamaz hale getirmişti.
pearl habor baskını, dünya kamuoyunca abdnin 2. dünya savaşına girmesine sebep olan olay olarak kabul görür.
işte pearl harbor baskını sonrası japon imparatorluğuna savaş ilan ederek 2. dünya savaşına fiili olarak dahil olan abd, anakara dışında savaşa girmiş durumdayken, kıta amerikada da bir dizi önlemler almak durumunda kalmıştı. bu önlemlerden biri de abd vatandaşı japonların tehciri idi.
amerikan kamuoyunda başlayan japon fobisi, japonya ile süregelen savaşa direk etki ediyordu. paranoyaları ile meşhur amerikalılar bu japon fobisinden kurtulmak için bir dizi oyun tertiplemişti.
tarihe, niihau olayı şeklinde geçen, hawaide yaşayan japon asıllı 2 abd vatandaşının, pearl harbor baskınında esir düşen bir japon pilotunu tutuklu bulunduğu hapisten kaçırıp serbest bırakması olayı ile japon fobisine karşı sert önlemler almak için geçerli mazeret kolayca bulunuyordu.
işin aslı bu niihau olayını tertipleyen cıa idi ve bu olay ile hükümetin uygulamaya geçirmeyi düşündüğü japon tehciri için haklı bir mazeret elde edilmişti.
niihau olayı sonrası abd başkanı franklin d. roosevelt 2 ocak 1942de 9066 nolu tehcir emrini çıkardı. executive order 9066¨ olarak bilinen bu tehcir kararı ile abdde yaşayan 130.000 japon asıllı amerikan vatandaşı, zorla çeşitli toplama kamplarına götürüldü ve yaklaşık 4 yıl bu kamplarda ikamet etmek zorunda bırakıldı.
18 aralık 1944te amerika yüksek mahkemesi japon asıllı vatandaşların geçerli bir sebep olmaksızın gözetim altına alınmasının legal olmadığına karar verdi ve 2 ocak 1945te 9066 nolu tehcir emri iptal edildi. gözetim altında tutulan japon asıllı vatandaşlar tasfiye edilmeye başlandı. tasfiye edilen her vatandaşa 25 $ nakit ve evlerine dönebilmeleri için birer tren bileti verildi. tasfiye edilen japon asıllı amerikan vatandaşlarının büyük kısmı evlerine ve eski yaşamlarına dönerken bir kısmı ise anayurtlarına iadelerini istediler, bu istekleri dönemin amerikan hükümeti tarafından kabul edildi. son kamp 1946 nisan ayında kapandı, bu kamp perudan getirilip gözetim altına alınan japonları ihtiva ediyordu.
işte sözde ermeni soykırımını hükümet olarak kabul etmeyen metz yagern yani büyük felaket olarak telaffuz eden, lakin hemen hemen tüm eyaletlerinde soykırım olarak kabul eden amerikanın hemen yakın geçmişindeki kara leke
her neyse. abdnin yapmış olduğu bu gereksiz tehcir, ile osmanlının yaptığı ermeni tehciri arasında benzerlik dahi yok zira abdnin tehcir ederek insanlık dışı şartlar altında yaşamaya zorladıkları japonlar, abd savaştayken tek bir kurşun dahi atmamış, tek bir olaya karışmamış, abd çıkarlarına aykırı tek bir harekete dahi katılmamıştı.
oysa osmanlının tehciri pek çok haklı sebeplere dayanıyordu. zira osmanlı tabiyetindeki ermeniler, hınçak ve taşnaksütyun gibi örgütler kurmuş, bu örgütlere bağlı silahlı milis çeteleri oluşturmuş ve osmanlı ile fiili bir savaşa tutuşmuştu. bunun dışında yine osmanlı tabiyetindeki 100.000 civarı ermeni vatandaşı rus ordusu saflarına katılarak osmanlıya karşı savaşmıştı. bu durumda ermeni tehciri kadar haklı ve doğal bir karar olamazdı.
bir yanda mecburiyetten ermeni tehciri yapmak zorunda kalan osmanlı, diğer yanda keyfi bir şekilde, salt korkularına yenik düşerek executive order 9066 denilen bir insanlık ayıbına imza atan amerika
şimdi sormak istiyorum, batının kendi utanç dolu tarihlerine bakmadan türkün şanlı tarihine attığı bu çamur reva mıdır?