imparatorluk sınırların genişliği yahut üzerinde hakimiyet kurulan cemaatlerin çeşitliliğine dayanarak verilen bir kavram değildir. esasında literatürde imparatorluk olarak iskender'in hellen imparatorluğu, kutsal roma-cermen imparatorluğu, moğol imparatorluğu, ingiliz imparatorluğu gibi tanımlamalar kullanılmaktadır.
hakim olan kanı dünyada yalnızca roma ve osmanlı'nın imparatorluk olduğu yönündedir. bunun için pax romana ve pax ottomana başlıklarında yeterli bilgiyi bulabilirsiniz. amerika'nın ise imparatorluk olup olmadığı tartışılmakla beraber ağır basan kanı olduğu yönündedir.
peki osmanlı kendisine imparatorluk demiş midir? aslında imparatorluk osmanlı'ya batılı tarihçilerin koyduğu bir unvan. osmanlı kendisini "devlet-i aliyye-i osmaniyye" olarak tanımlar. "yüce osmanlı devleti" bunun yalnızca kelime anlamıdır ve tüm zamanlardan tüm mekanlardan üstün osmanlı devleti gibi bir anlamı vardır.
peki bu imparatorluk unvanı batılı tarihçilerce ne zamandan itibaren yapılıyor? fatih sultan mehmet sonrası osmanlı'nın sınırları genişlediği için devletin artık imparatorluk olduğu fikri öğretilir. lakin bu eksiktir, çünkü fatih sonrası imparatorluk yakıştırmalarının yapılma sebebi son roma imparatorunun fatih oluyor oluşunda yatar. zira fatih kendisini hem hakan(türklük), hem sultan(islam) addederken bizansa ait tüm kurumları da korumuştur.
tüm bu bahsettiklerimiz elbette işin teorik boyutu, yani ezberci tarihten akılda kalan bilgilerin doğru yorumlanmış halleri yalnızca. pratik olarak osmanlı'yı roma benzeri bir imparatorluk yapan olan pax ottomana ama daha da önemlisi iktidarının meşruiyetidir. osmanlı iktidarının meşruiyeti devlet-dışı(çünkü devlet-içi homojen olmalıdır, teorik anlamda) cemaatlerin(etnik yahut dini farketmez) somut ikincil toplumsallıklarını korumalarına müsade ederek, kendi aralarında ve devlete karşı bir hak elde etmektedir. bu hakkın bedeli devletin meşruiyetidir. padişahın kişiliğiyle temsil edilen devlet ise yalnızca soyut ikincil toplumsallık olarak kalır.