bugün

hikmet benol

komşunun oğlu ödevini getirdi.ülkemiz diye başlayan sorular.ülkemizde sevgi, ülkemizde vatanseverlik, ülkemizde saygı diye başlayan sorulardı.ne zaman konuşacak olsam cümlem yarım kaldı. yazacağı herşey ertesi gün yetkililerce okunacak ve çoçuğa karşı belki tavır alınacaktı. hikmet abim yazdırdı diyemezdi.buyüzden tüm cümlelerimin sonunu değiştirdim albayım. ülkemizi örnek gösterdim , büyük vatanseverlik yaptım cümlelerimle, yine kurtardım gecekondumuzu..
albayım, büyük nutuklar atıyorum geceye. o filmlerde yüksek tepelerde şehirlerine bakıp çığlık atan aktrisler gibi bağıyorum perdeyi sıyırıp. bazen sizi de balkonda yakalıyorum. sesimi çıkarmıyorum. sizi izliyorum albayım.kızdınız mı.insanların dalgın hallerini severim ben. mutlaka bi şey düşünüyorlardır o anlarda.ben en çok karanlıkta dalıp gidiyorum. kimsenin kimseyi görmediği karanlık sokaklardan yürüyüp gecekonduma dönüyorum. sevgi hep uyuyor. hep üşüyor. dışarı çıkmıyor bu yüzden. herşey onun etrafında birikiyor. o durdukça birikiyor. dışarı taşıyor artık bu sessizlik. gece dörde geliyor albayım. ışıklarınız hala yanıyor. siz ne düşünüyorsunuz. beni bi türlü inandıramadınız burasının gecekondu olduğuna, “Gecekondu değil, üç katlı bir apartman burası oğlum Hikmet” dediğinizi duyuyorum içten içe. ben gecekondudayım albayım.nöbet tutuyorum şimdi.uyanınca hastane olacak burası.