bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

Uzun zaman sonra ilk kez kimselere,kendime bile söyleyemediklerimi yazmak için girdim sözlüğe. Çünkü artık ne birilerine anlatıp aynı şeyleri duymak istiyorum ne de kendi kendime düşünüp hayatımı dibe batırmak istiyorum. Söyleyecek çok şeyim var ama kelimelerim yetmiyor. Duygularımı,''hala'' hissettiğim şeyleri tanımlayacak kelimeler bulamıyorum. Ne yalan söyleyeyim 14 ay öncesine kadar aklıma geldiğinde canımı acıtmıyordun,devam edebiliyordum hayatıma kaldığım yerden. Ta ki metroya giderken çarpıp beni farketmeden yanımdan geçip gidene kadar. Hayatımız hep böyle ''farketmeden'' geçip gitmelerle mi doluydu ? Daha önce kaç kere öylece yanından geçip gitmiştim ? Ya da sen daha önce yanımdan öylece geçip gitmiştin. Ama bunları düşünmeye başladığım günden beri beynimin bir köşesini kemiriyor bu ihtimaller. Ne yalan söyleyeyim sen koluma çarpıp gidene kadar unuttuğumu en azından hayatıma devam edebildiğimi sanıyordum. Ama o an öyle geçip gidince yanımdan 3,5 yıl film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden. Gözlerimizi bir sn birbirinden ayırmadığımız zamanlardan geldiğimiz yere baktım. Yabancı bile değildik birbirimize,direkt yoktuk o an birbirimiz için. Sonra bu yok saymadan 6 ay sonra tekrar karşılaştık yine sen beni yoksayacaktın belki ama bu sefer buna izin veremezdim. Gözlerinin içine bakmam gerekiyordu,kendimi görmek istiyordum orada. Rüyamda o anı gördüğüm bir gecenin sabahıydı zaten. Her şey hazırdı o an için ama yine de ilk şoku atlatıp titrememi durdurmam 1 saat sürdü. Aynanın karşısında defalarca yüzüne,gözlerine nasıl bakacağımı, neler söyleyeceğimin provasını yaptıktan sonra karşına çıkmaya hazırdım. 1 saattir kendimi sakinleştirmeye çalışan,ellerinin titremesini yumruğunu sıkarak engellemeye çalışan bana nazaran yıllar sonra karşısında ''büyük aşkını'' gören birine göre çok çok sakindin. Şaşırmadın bile... Sıradan bir tanıdık gibi konuştuk. Gerçekten birbirimiz için o kadar sıradan mıydık ? Yoksa o kadar mı iyi rol yapıyorduk ikimizde,hele sen hiç çalışmamış olmana rağmen gerçekten hep söylediğin gibi o kadar iyi bir oyuncu muydun ? Sarıldık sonra. Bu kadar basit miydi yani ? Önceden ağlayarak sarıldığım omuza şimdi sıradan bir tanışık gibi mi sarılacaktım ? Ya da ''mış'' gibi mi yapacaktım ? Yıllar sonra kokun aynıydı,hala ''hayatımın aşkı'' gibi kokuyordun.

O günden,o kokudan sonra toparlanamadım. Hala her gece sana iyi geceler dileyip her sabah sana günaydın diyerek uyuyorum. Sabahları gözüm telefona takılıyor,olmayacağını bile bile belki diyorum,bir umut. Hala her ''bir günah gibi'' dinlediğimde gözlerim dolar hatta hıçkırıklarım düğümlenir boğazımda. Ya da en küçük hareketi sana benzeyen insanın gözlerinde seni ararım. Hiçbir şekilde senden haber alabileceğim bir yer olmadığı için whatsapp fotoğrafına bakıp gözlerimde kendimi görmeye çalışıyorum. Bu kadar mı çaresizim ? Bu sorunun cevabını vermeye cesaret edemiyorum bir türlü.

Bazı şeyleri bilemezsin sadece hissedersin ama onlar tamamen doğrudur ya senin için. Sen de öylesin benim için. insan bir kere aşık olur ve hayatı boyunca bunun izlerini taşır. Evet biz birbirimizi çok erken bulduk hatta çok çok erkendi. Şimdi bir yanım hep eksik kalacak bu yüzden. Asla birinin gözlerine bakarken gözlerim dolmayacak,asla birinin elini tutarken içim titremeyecek,asla birini öperken ayaklarım yerden kesilmeyecek. Bir daha kimseyle o kadar huzurlu uyuyamayacağım ya da hiçkimse yağmurda sırılsıklam olmaya değmeyecek. Senden sonra kimse aşık olmaya değmeyecek,kimse gerçek beni görmeyi haketmeyecek. Arada hep sen kaplı duvarlar olacak. Hep senin kokunu senin sesini arayacağım,unutmamaya çalışacağım en azından kalbimde seninle birlikte olabilmek için.

Bazı zamanlar oluyor bi anda gözlerin canlanıyor gözümün önünde o an gözlerinin içinde kaybolduğumu hayal ediyorum. içinde kendimi bulduğum ışıl ışıl gözlerinde. Zamanı,mekanı,kim olduğumuzu unuttuğumuz zamanları hatırlıyorum

''Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir damlanın böyle deniz olduğunu
Şaştım, mavi bir fal gibi açılınca önümde''
güncel Önemli Başlıklar