bundan bir yıl, yani amerikan doları uçuşa geçmeden önce türkiye'de satılmayı ya da kiralanmayı bekleyen bir milyon konut vardı.
istanbul'da gayrimenkûl patlamaz değil, patlayacak. diyelim ki patlamadı, bu müteahhitler yalnızca istanbul'da mı iş yapıyorlar? türkiye'de boş boş duran konutları mars'tan gelen müteahhitler mi yaptı?
recep tayyip erdoğan ekonomiden zerre kadar anlamıyor. anlasa yolsuzluktan kazandığı milyarlarca doları emlak almaya harcamazdı zaten.
bugün oturduğum evin aylık kirası 800 lira ama satın almaya kalktığınızda götünüze giren 200.000 lira. bir yatırımın kendi kendini amorti etmesi 10 yıldan fazla sürüyorsa zarar ettiğiniz anlamına gelir. e bizim evi almaya kalkan adam bırakın 10 yılı 20 yılda bile yatırdığını çıkartamıyor.* iki adım ötemde ali ağaoğlu yüksek yüksek binalar dikti. bir milyona ev satıyor. siz o daireler bir milyon eder mi sanıyorsunuz?
federal reserve küresel kriz boyunca az gelişmiş ülkelere ucuz ucuz dolar verdi. brezilya gibi akılcı yönetilen ülkeler bu paralarla %8 büyürken türkiye'de büyüme rakamları %4'ler dolayında kaldı çünkü gelen onca parayla üretime değil tüketime yatırım yapıldı. kentsel dönüşüm kisvesi altında memleketin ormanları yağmalandı. yandaş müteahhitler ve onların mamaladıkları büyükbaşlar palazlandılar. her yağmurda çöken duble yollar yapıldı. hız yaptığında devrildiği için hız yapmayan hızlı trenler...
bankalar ucuza aldıkları dolarlar ile tüketicilere ödeyemeyecekleri krediler verdiler. bunlardan da büyük paralar kazandılar. ithalat uçtu gitti. öyle ki samanı bile ithal eder olduk çünkü ucuz parayla almak üretmekten ucuza geliyordu.
memleketin her semtinde her banka şube açtı. hele zincirlikuyu'dan mecidiyeköy arası tam evlere şenlik. banka şubesinden geçilmiyor. bakacak vitrin bile kalmadı çünkü vitrinler avm'lere doluştular. ama avm'ler de kazanamadılar. ülkede yapılan avm'ler teker teker batıyorlar. götü sağlamda olanlar yalnızca etiler - levent tarafındakiler. işini bilmeyen çavuşlar döner kıçını avuçlar öyküsü oldu tam. önüne gelen müteahhit kesildi başımıza. boş gördüğü arsaya ya avm ya konut dikildi. sonuçta bir milyon boş konut ve düğün salonu olarak kullanılan abuk subuk avm'ler.
şimdi... küresel ekonomik kriz bitti ve abd başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin ekonomileri teker teker başlarını kaldırıyorlar. özellikle fed'in yapacağı her olumlu açıklama bizim tabutumuza bir çivi daha çakacak. tarım dışı istihdammış, vırtmış, zırtmış... dolar yükselecek. türkiye'deki bankalar dışarından aldıkları ucuz kredileri pahalıya ödemek zorunda kalacaklar. bunu doğal olarak tüketiciye yansıtmak zorunda kalacaklar ve faizleri artırıp faizi gelen borçları da geri çağıracaklar ama recep tayyip erdoğan'dan daha üç gün önce açıklama geldi: krediler geri çağrılır ise bedelini ödersiniz.
işte bu yüzden türkiye'nin yunanistan'dan beter olacağını söylüyoruz. siyaset tek adamın dudakları arasına sıkışmış durumda. o da kendi politik çıkarları için ülke ekonomisinin kuyusunu kazıyor. bunu da haziran'daki seçimler için yapıyor.
haziran'a kadar bankalar ayakta kalırlar nasılsa. ondan sonra da başkanlık sistemini bir biçimde çıkartacak recep tayyip erdoğan. o noktadan sonra ülkenin yarısı kuzey kore'deki gibi açlıktan ölüyor olsa umurunda olmaz.
oysa yapılması gereken tek bir şeydi: kredi faizleri yükseltilecekti. ama bunu yaparsa konut kredileri patlar, bu da yandaş müteahhitlerin batması anlamına gelirdi. e haşmetlümüz yandaşının batmasına izin verir mi hiç? sonra "sen kendi yandaşını bile koruyamadın, ülkeyi nasıl koruyacaksın" demezler mi?
benden size uyarı sözlük: evinizi barkınızı satın. dolar almak için değil, elinizde para olsun diye satın. yaz sonuna kadar dayanırsanız bugün sattığınız evden çok daha iyisini çooooooook daha ucuza kapatabilirsiniz.