bugün

sevişirim diye girdiğin evden terk edilerek çıkmak

oğlum hiç mi gülmez lan fakirin yüzü? ne zaman şöyle mutluluğu karşıma oturtup gülmeye heveslensem kapıdan bir şanssızlık girip durun siz kardeşsiniz diyor. sonra da üvey kardeşi mutsuzlukla everiyorlar beni. böyle bir girizgahla sanırım psikolojik durumumu özetlemişimdir.

saat 11:00 , suratıma bok atsanız yapışmaz ifademle uyandım, kahvaltımı hazırlıyorum. sevgilim benden önce uyanmış. bugün çok güzel olacak diye mesaj atmış günaydınının yanına. suratıma bir şeyler yapıştığını hissederek kahvaltıma devam ediyorum böylece. bugün ilk kez sevgilimle kalacağım. heyecanlıyım. belki sevişirim donu atleti çorabı ne varsa hazır. genelde evde tek başıma volta atarken neden bu kadar fakiriz diye düşünürüm. bugün hiçbir şey düşünmüyorum. o'ndan başka. "seks yapma" fikri için henüz erken diye düşünüyorum. kol kola uyuma, sevişme. her şey için bir en uygun vakti vardır der babam. uygun vaktin salt seks değil, masum bir sevişme ve kol kola uyuma olduğunu düşünüyorum. belki saatlerce de sohbet. işt.. noluyoruz lan bir dakika. romantikliğin sırası değil. saat de 2 olmuş zaten duşa girmem gerek. oğlum bir insan duşta ne kadar uzun kalabilir lan? hani o suda fazla kalınca buruşan parmaklar var ya. yarım saate geçer sonra. onun bir sonraki evresi varmış. bütün gün buruşuk kaldı parmağım, o kadar diyim size. o kadar kalmışım duşta. vay anasını. parfüm en kilit noktaya sürülür böyle buluşmalardan önce. hemen aklınıza yanlış şeyler gelmesin. kulağın 2 parmak altı idealdir. hem koku daha çabuk yayılır hem de bilirsiniz, boyun önemli bir basamaktır sevişme sırasında atlanan level'larda. o kadar pozitif bir gündeyim ki yemin ederim hamilelik testi yapsam pozitif çıkacak. evden çıktım, her gün bakışlarımızla küfürleştiğimiz bekçiye selam verdim. kaldırımda bitmekte olan çiçeği sevdim, pasomu çıkartırken fotoğraftaki evrimleşmemiş ben'i gülerek süzdüm. herşey pozitif. bu arada uzun yola gidiyorum. yani şöyle tarif edeyim. cem yılmaz'ın pendik metrobüs espri hattına yakın bir yol seyrim var. cem yılmaz demişken. o'na da dönecez. onunla buluşmadık bu arada. hehe. eh... öyle bir sarılışım var ki o an kızı kollarımın arasında yokedebilirdim. hatta etrafımızdan geçen bazı insanlar bunu bir sihirbazlık gösterisi sanıp beni ayakta alkışladılar. sahneye gül atan mı dersiniz, gaza gelip fötr şapkasını fırlatan mı dersiniz. neyse. arkadaşının evindeyiz. melis, merve ve ben. isimleri güzel uydurdum. melis benim sevgilimin adı olsun. her şey iyi hoş giderken merve'nin telefonu çalar. arayan abisi.
" size geliyoruz yoldayız" (karısıyla). vay ananın amına koyayım. o sırada ağzımdan kaçırmışım merve'yle aynı anadan çıktıklarını unutarak. oğlum ben ne yapacağım? apartmana giriş çıkış zaten sıkıntı. yanda ev sahibesi merve'nin yengeleri oturuyor bale yapa yapa çıktık yukarı. insen sıkıntı. ulan tutturdular dolaba gir. aklıma cem yılmaz'ın replikleri geliyor.
"napıyorsun lan burada?"
"böylesini gördün mü abi?"(göt abiye çevrilir)
"napıyorsun lan burada?"
"bugün git yarın gel kapalıyız."

vay anasını. duşa gir teklifini hatırlıyorum bir de. ulan adam sıçmaya girse ne yapacağım? düşünsenize adam patır patır döküyor klozete, ben yarı saydam yani dışarıdan içi görülebilen, girilmem istenen duşakabinden çıkıp alkışlayayım mı?

+hepsi yüzde yüz isabetle abi helal olsun. bi jordan bi sen. bravo valla.

ulan ev bir de en üst katta asansör yok. kimseyle karşılaşmayayım diye dua ede ede evden çıktık tabi. aklın yolu bir. yada öyle mi dersiniz? geziyorum ismini vermeyeceğim lanet semtin sokaklarında. ulan bir avm'Ye girdim içinde 5 kişi var. alt katta tahta masalarla dövüşen bir amele. saat 9. ne sikim semt lan bu? hani ben de kedilerin insan görünce kaçmadığı zengin semtinden gelmiyorum da. böyle avm mi olur arkadaş? neyse. ben yaklaşık 2 saat dışarıda dolaştım. pezeveng abi gidene kadar. eve kardan adam olarak girmişim, kızlar gözümdeki zeytini çıkartınca farkettim. havucu da o sırada sinirden götüme soktum. neyse. anası sikilmiş günümün zaten. yatmaya gittik kızla. ulan kocaman evde ütü odasına mı yatırır insan misafirlerini ? kendimi uçurumdan aşşağı uçmadan önce kameraya bakıp eşşeğe dönüşen çizgi film karakterleri kadar ezik hissettim. moralim o kadar bozuk ki, lanet gün bitsin istiyorum sadece. yatakta 2 saat muhabbet ettik. aksiyon tabii ki olmadı. oğlum hani romantik adamız zaten aksiyon filmi çok sevmiyoruz da, insan o 2 saatin hatrını da beklemiyor değil. gece 2'de uyandım. daha da uyuyamadım. bütün gece karın gurultum ile sohbet ettim. bir insan sevgilisiyle aynı yataktayken bütün gece okuldan arkadaşlarıyla whatsapp'tan konuşur mu lan? napıyorsun mehmet maç izliyorum abi. napıyosun hüseyin film izliyorum abi. napıyorsun hasan kızlarla konusuyorum abi. napıyorsun ben sevgilimle yatıyoruz. desem de inanmazlar. kim inanır lan? size sabahtan bir sekans sunuyorum.

kız uyanmış, sağına soluna bakıyor ben sandalyede dünden kalan böreği yiyip günaydın diyorum. ulan ben ne zaman o ütü odasının yerlisi oldum? hayatımda bana bu kadar tiksinçle bakan bir insan görmemiştim. hak vermiyor da değilim. bütün gece yanında karnı guruldayan arkadaşlarıyla konuşan bir herif, sabah kalkıyosun gözünün içine baka baka börek yiyor. o günün öğleninde lafı ayrılalıma getirdi.

sinirden bu sefer börekleri götüme soktum.