bugün
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı26
- doğum gününde hatırlanmamak19
- düşün ki o bunu okuyor11
- anın görüntüsü20
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok10
- jose mourinho23
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git24
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi26
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- en dindar özelliğiniz31
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin11
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri9
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu20
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- anneler günü18
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor13
- icardi19058
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- şizofreni11
- bacağa kramp girmesi10
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl14
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
hayatında hiçbir canlıya zerre kadar faydası olmamış tipleri geren eylem biçimidir. sokaktan alıp beslense, 'hayvanın özgürlüğünü kısıtlıyorsun rererö'. yetiştiricisinden satın alsan, 'sokakta o kadar hayvan varken rererö'. benim favorim, cins kedi satın aldığım için daha çok ikinci rererö oluyor doğal olarak.
hayvanlarla birlikte yaşamamız için tasarlanan doğayı her yönüyle mahvedip, sokakta insan cinsinin yarattığı ve hunharca her yere savurmakta bir sıkıntı görmediği pisliklerin içinde hayvanların özgürce gezdiğini savunmak, bana hep dünyanın belirli bölgelerinin ırzına geçtikten sonra geriye kalmış ölü olmayan insanlarına özgürlük bahşederek söz konusu bölgeyi terkeden süper güçlü ülkeleri hatırlatmaktadır. bir hayvanın senin pisliğinin içinde yaşamaya alışması o hayvanın genetiğine ne kadar uyuyor acaba, bu düşünülmemektedir. ben sayıca daha fazlaysam, fiziksel olarak daha büyüksem, yürüdüğüm her yer benim için tasarlanmışsa, hatta bütün semt benim için bile değil benim yarattığım mekanik cihazlar (arabalar) için düzenlenmişse, ben benim türümü ezip öldürünce bir yaptırıma maruz kalıyorsam ve benden fiziksel ve zihinsel olarak küçük olan canlı türlerini ezip öldürmemde belirli bir yaptırım yoksa, parklar bile benim haricimdeki canlılar için değil en fazla benim türümün çocukları için yapılıyorsa, sokakta insan harici hiçbir canlının doğal ortamı ya da özgürlüğünden falan söz edilemez. hayvanlar kısırlaştırılarak ya da teker teker sahiplenilerek sokaklardan tamamen kaldırılsın gibi bir düşüncem yok. hele de avrupa'da biraz zaman geçiren hiç kimse, hayvansız sokakların daha iyi olacağını iddia edemez. ancak sokaklardaki hayvanlara daha iyi bakılabilir, kimsenin eline de yapışmaz. şehirleri bu hale getirip hayvanların genetiğini kendimize muhtaç hale getirecek kadar bozduysak, onları arabaların altında kalma ya da pislik içinde yaşama özgürlüğüyle baş başa bırakamayız. neyse ki artık bazı belediyeler, ilçelerin çeşitli yerlerine kedilerin uyumaları için minik evler yapmaktadır. umarım köpekler için de bir an önce bir şeyler düşünülür.
hayvanların özgürlüğünü kısıtlıyorsunculardan sonra, sokaktaki hayvanları niye sahiplenmiyorsunculara geçebiliriz. sokakta sahipsiz pek çok kedi-köpek bulunduğu ve cins kedi falan alıp ırkçılık/seçkincilik/enayilik gibi çeşitli şeyler yapıldığını iddia eden kişiler de bolca bulunmaktadır. eh, bu insanlar ya hiç sokak çocuklarına acımamaktadır ya da sokak hayvanlarını sokak çocuklarından daha değerli görmektedir. zira bunların arasında ben bir tane bile herhangi bir sokak çocuğunu sahipleneni görmedim. bilakis, sokakta ve yetimhanelerde bissürü sahipsiz çocuk varken, bu insanlar evlenip yeni çocuklar yapmaktadır. böyle bir vicdansızlık olabilir mi? oluyor demek ki, kimse sokak çocuklarını evine almıyor. hatta sokak çocuklarına bakış da ırka göre değişebiliyor. mesela en istenmeyen ve haklarında berbat yorumlarda bulunulan sokak çocuğu cinsi şu sıralar suriyeli mülteci çocuklar. ben niye sokak çocuğu sahiplenmiyorum? ben zaten sokakta hayvanlar dururken para verip cins kedi satın alan vicdansız bir pisliğim. *
cins hayvan almanın, alana kadar toplumdaki 'her şeyin duyarlıcısı' tipler tarafından ne kadar kınanan bir şey olduğunun farkına varılmamaktadır. sokakta ücretsizi varken para vermek, şu varken bunu yapmak falan. bisiklet gibi bir ulaşım cihazı varken mercedes alabilmek uğruna yaşamını işverenlere zimmetleyen toplumun insanlarının mal mal beyanları. ben de diyorum ki, iphone alacağınıza bir tane cins hayvan alın ve ona ömür boyu bakın. emin olun masrafı iphone'u geçmez ve bakımı sokaktan sahiplenilenler kadar zor değildir. üstelik kendinizden daha güçsüz bir canlıya bakmanın insan bilinçaltındaki çok iyi bir takım güdüleri tatmin etmesi sonucu, belki daha iyi bir insan olursunuz.
evde kendini bile beslemekten aciz tiplerin herhangi birini beslemek hakkında atıp tutması ise bir başka başlığın konusudur.
edit: pedofillerin sapık olduğuna dair yazı yazarsın, pedofil denir. sokak çocuklarını sokaktaki hayvanlar kadar değerli görmeyen tipleri eleştirirsin, hayvanla insanı aynı kefeye koyuyor denir. ne kadar beyinsiz insan varsa buraya toplanmış resmen.
hayvanlarla birlikte yaşamamız için tasarlanan doğayı her yönüyle mahvedip, sokakta insan cinsinin yarattığı ve hunharca her yere savurmakta bir sıkıntı görmediği pisliklerin içinde hayvanların özgürce gezdiğini savunmak, bana hep dünyanın belirli bölgelerinin ırzına geçtikten sonra geriye kalmış ölü olmayan insanlarına özgürlük bahşederek söz konusu bölgeyi terkeden süper güçlü ülkeleri hatırlatmaktadır. bir hayvanın senin pisliğinin içinde yaşamaya alışması o hayvanın genetiğine ne kadar uyuyor acaba, bu düşünülmemektedir. ben sayıca daha fazlaysam, fiziksel olarak daha büyüksem, yürüdüğüm her yer benim için tasarlanmışsa, hatta bütün semt benim için bile değil benim yarattığım mekanik cihazlar (arabalar) için düzenlenmişse, ben benim türümü ezip öldürünce bir yaptırıma maruz kalıyorsam ve benden fiziksel ve zihinsel olarak küçük olan canlı türlerini ezip öldürmemde belirli bir yaptırım yoksa, parklar bile benim haricimdeki canlılar için değil en fazla benim türümün çocukları için yapılıyorsa, sokakta insan harici hiçbir canlının doğal ortamı ya da özgürlüğünden falan söz edilemez. hayvanlar kısırlaştırılarak ya da teker teker sahiplenilerek sokaklardan tamamen kaldırılsın gibi bir düşüncem yok. hele de avrupa'da biraz zaman geçiren hiç kimse, hayvansız sokakların daha iyi olacağını iddia edemez. ancak sokaklardaki hayvanlara daha iyi bakılabilir, kimsenin eline de yapışmaz. şehirleri bu hale getirip hayvanların genetiğini kendimize muhtaç hale getirecek kadar bozduysak, onları arabaların altında kalma ya da pislik içinde yaşama özgürlüğüyle baş başa bırakamayız. neyse ki artık bazı belediyeler, ilçelerin çeşitli yerlerine kedilerin uyumaları için minik evler yapmaktadır. umarım köpekler için de bir an önce bir şeyler düşünülür.
hayvanların özgürlüğünü kısıtlıyorsunculardan sonra, sokaktaki hayvanları niye sahiplenmiyorsunculara geçebiliriz. sokakta sahipsiz pek çok kedi-köpek bulunduğu ve cins kedi falan alıp ırkçılık/seçkincilik/enayilik gibi çeşitli şeyler yapıldığını iddia eden kişiler de bolca bulunmaktadır. eh, bu insanlar ya hiç sokak çocuklarına acımamaktadır ya da sokak hayvanlarını sokak çocuklarından daha değerli görmektedir. zira bunların arasında ben bir tane bile herhangi bir sokak çocuğunu sahipleneni görmedim. bilakis, sokakta ve yetimhanelerde bissürü sahipsiz çocuk varken, bu insanlar evlenip yeni çocuklar yapmaktadır. böyle bir vicdansızlık olabilir mi? oluyor demek ki, kimse sokak çocuklarını evine almıyor. hatta sokak çocuklarına bakış da ırka göre değişebiliyor. mesela en istenmeyen ve haklarında berbat yorumlarda bulunulan sokak çocuğu cinsi şu sıralar suriyeli mülteci çocuklar. ben niye sokak çocuğu sahiplenmiyorum? ben zaten sokakta hayvanlar dururken para verip cins kedi satın alan vicdansız bir pisliğim. *
cins hayvan almanın, alana kadar toplumdaki 'her şeyin duyarlıcısı' tipler tarafından ne kadar kınanan bir şey olduğunun farkına varılmamaktadır. sokakta ücretsizi varken para vermek, şu varken bunu yapmak falan. bisiklet gibi bir ulaşım cihazı varken mercedes alabilmek uğruna yaşamını işverenlere zimmetleyen toplumun insanlarının mal mal beyanları. ben de diyorum ki, iphone alacağınıza bir tane cins hayvan alın ve ona ömür boyu bakın. emin olun masrafı iphone'u geçmez ve bakımı sokaktan sahiplenilenler kadar zor değildir. üstelik kendinizden daha güçsüz bir canlıya bakmanın insan bilinçaltındaki çok iyi bir takım güdüleri tatmin etmesi sonucu, belki daha iyi bir insan olursunuz.
evde kendini bile beslemekten aciz tiplerin herhangi birini beslemek hakkında atıp tutması ise bir başka başlığın konusudur.
edit: pedofillerin sapık olduğuna dair yazı yazarsın, pedofil denir. sokak çocuklarını sokaktaki hayvanlar kadar değerli görmeyen tipleri eleştirirsin, hayvanla insanı aynı kefeye koyuyor denir. ne kadar beyinsiz insan varsa buraya toplanmış resmen.
güncel Önemli Başlıklar