bugün

kafamda bir tuhaflık

gün itibariyle bitirdiğim orhan pamuk'un son romanı. beni orhan pamuk romanlarının içine çöken hüzün duygusu bu kitapta da mevcut.
kendisi her ne kadar iyimser bir roman olarak görse de bu kitabı, sürekli beklenen bir kederle okuyorum ben hikayeyi.

bence çok özgün bir hikaye değil, asla bir benim adım kırmızı ya da kara kitap değil. ama orhan pamuk romanlarında hikayeden çok,
tasvir edilen ruh halleri, insan düşünceleri ve çatışmaları çekicidir zaten. bu kitap da ondan ve tuhaflık duygusundan fazlasıyla var.

bazı yerlerde dili kolay , yormuyor gibi yorumlar yapılmış. bende mi bir farklılık var acaba diyorum, çünkü ben ne zaman bir orhan pamuk romanı
bitirsem, dayak yemiş gibi hissediyorum kendimi. bunda da öyle oldu. yeni bir kitaba başlayacak enerjim yok bugün.

çünkü sürekli bir duygu yaatıyor orhan pamuk size eğer sindirerek okuyorsanız, ve insan bedeni sürekli duyguyla döndürünce devranını yoruluyor.

mevlutun saflığı bir acıma duygusu uyandırıyor mesela , korkut ve süleymanın uyanıklığı bir tiksinme duygusu, babasının fakirliği ve gururu,
bir çaresizlik duygusu...

bu duyguları baştan sona yüklendiğiniz için soluklanma ihtiyacı duyuyorsunuz.

çamur hikayesi yazsa okunur orhan pamuk, o yüzden okuyunuz. ama bir kara kitap beklemeyiniz, o zaman çok sevebilirsiniz.