nehir üzerinde

entry1 galeri
    1.
  1. ahmet haşim'in bağdat'ı, çocukluğunu, annesini anlattığı, piyâle'deki şi'r-i kamer'den biri:

    "Akşam… Sarı bir hasta semâ… Bir gam-ı mechûl…
    Sisler gibi tutmuş yine sahilleri eylûl.
    Bir hüzn-i müzehheb gibi durgun yine Dicle,
    Sessizliği olmuş yine rûyâlara hacle.
    Faslın yeni lerzişleri her sâyede mahsûs,
    Gûyâ ki uyur kalb-i tabîatte bir “efsûs!"
    Her şey o kadar gamlı, soluk, mübhem ü bîfer,
    Gûyâ ki ölür hüzn-i sevâhilde perîler… 
     
    Çıkmıştık o gün Dicle’ye, sessizce kürekler
    Nehrin zehebî sîne-i emyâhını yırtar,
    Ağlardı o altın suyun üstünde bir âhenk,
    Serperdi o bîkes sese akşam sarı bir renk,
    Gûyâ ki o gün Dicle’nin üstündeki mâtem
    Âfâka sürükler sarı güller, kırizantem…
    Solmuştu onun hüzn ile simâ-yi berîni,
    Bir ince tül altında duran zülf-i zerîni
    Akşamları enfâsına düşmüş uçuşurken.
    Sarmıştı o sâkin yüzü bir gölge semâdan,
    Dalmıştı o gözler ebediyyetlere… Yorgun,
    Yorgundu o gözlerle bakan rûh-ı melûlun
    Akşam gibi âsâbı geren reng-i garîbi…
     
    Gûyâ ki, kamer, sendin onun rûh-ı necîbi
    Sendin ki eden hüznünü mehtâba müşâbih,
    Her şey o nazarlarda semâlarla müşâfih,  
    Her şey sana bir parça yakın, sâf, ebedîydi.

    Sâhilde ezân seslerinin aks-i medîdi
    Bîtâb uzanırken dönüyordun… Yine sâkin
    Mübhem, sarı yıldızları bir leyl-î hazânın,
    Tenhâ sular üstünde açıp titreşiyorken
    Artık daha vâzıhtın o gözlerde kamer, sen!
     
    Ey sen, ey onun rûhu ve ey mâtem-i seyyâl
    Ey şimdi bakan hüznüme, âh ey kamer-i lâl."
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük