kemal sunal güldürür, güldürürken de düşündürür. böyle bir yanı vardır onun. tabir-i caizse türk sinemasının ağlayan güler yüzüdür o. her ikisinin de ortak oynadıkları filmlerde gülüp eğleniyoruz bugün bile. örnek vermek gerekirse bir bizim aile olsun bir gülen gözler olsun hababam sınıfı'nı saymıyorum bile.
ama şöyle bir düşüncem var şahsen. türk sineması yeşilçam sürecinden sonra erotizm ve akabinde gişe yapmayan filmler ile çökmüştü. bir dönem.
artık aktör ve aktrist yokluğundan mı yoksa yaratıcılığın olmamasında dolayı mı bilemiyorum. ama yeşilçam bir kaos yaşadı. üretememezlik, başarısız filmler, kötü prodüksiyonlar falan. hani onu da nasıl örneklesem... buldum hani şu ali poyrazoğlu'nun arkadaşım şeytan filminin olduğu dönemler diyelim. 90'lar.
gelelim şener şen'e. o müthiş bir yapımla türk sinemasının tekrar şaha kalkmasında başroldeydi. evet öyleydi. eşkıya ile bunu başardılar. bir silkinme, bir yenilenme, bir yeniden doğuş oldu.
bu noktada şener şen hakkı yenilemeyecek bir şeyin parçası oldu. teşekkür edilmeli kendisine. oyunculuğu müthiş, kesinlikle.
kemal sunal bu ülkenin en iyi aktörlerindendi. bir ayhan ışık, bir tarık akan, bir ediz hun, bir cüneyt arkın ne ise kemal sunal da onların birkaç gömlek fazlasıdır. nedeni de basittir. o bir karakter oynadı. güldüren bir karakter. hem de birden fazla filmde. gün oldu kapıcılar kralıydı, gün oldu inek şaban'dı. ama hep güldürdü. gün oldu propaganda dedi, duygulandırdı.
bu ülke bir kemal sunal daha yetiştiremez, yetiştiremeyecek.