ancak ortada hâlâ bir sorun vardı: deniz baykal önderliğinde chp safları sıklaştırmış, türkiye'yi korumaya çabasına girmişti. ancak bu kez de kemal kılıçdaroğlu pompalanmaya başladı basın tarafından. akp'lilere atar yapıyor, düellolara çağırıyordu. ama o dönemde kimse "bu dosyaları bu adam nereden buluyor?" demiyordu. kemal kılıçdaroğlu dosyalarıyla herkesi paçavra ediyordu ama yerinden olan yalnızca dengir mir mehmet fırat'tı ki o da yalnızca pasif göreve getiriliyordu. oysa asıl yolsuz melih gökçek hâlâ pişkin pişkin ortalıkta dolaşıyordu.
akp açık açık kemal kılıçdaroğlu balonuna hava pompalıyordu. fazla ileri gidince ise basın eliyle haksız çıkartılmaya çalışılıyordu. bu da muhalefetin kılıçdaroğlu'nu daha çok sahiplenmesini, akp seçmeninin ise o'nu ciddiye almamasına neden oluyordu.
sonuçta kemal kılıçdaroğlugürsel tekin'in de desteğiyle tek başına girdiği kurultaydan gâlip ayrıldı. işte o günden bu yana da chp hep akp'nin kuyruğu oldu. akp'nin iki-üç yıl önce kullandığı söylemleri kullandı; açılımları yaptı.
yani muhalefet falan değil, düpedüz akp'nin değirmenine su taşıdı.