1 yaşıma basmadan geldiğim rize- pazar'da öğrenmiş olduğum dildir.
öğrenmiş olduğum dediysek çok iyiyim demiyorum. ailem zaten laz değildi, evde konuşulmazdı. okulda eğitim de türkçeydi zaten.
fakat ben ne zaman pazar'da dışarı çıksan insanlar bu dili kullanırdı. çocukluğum laz çocuklarıyla geçti, onlarla sabahtan akşama kadar oynardım. kendi aralarında lazca konuşurlardı. biliyor musunuz insan küçükken çok çabuk öğreniyor. yani sabah akşam çocuklar başka dil konuşmayınca gerçekten bir ara ana dilim gibi kullanıyordum neredeyse. turan sevdalısı türkçü babam bana saymadığını bırakmıyordu, türksün türkçe konuş diye.
ha şimdi ne oldu, çocukluğumda bildiğim kadar değil. e tabiki olmayacak mk ben rizeden ayrıldığımda 12 yaşındaydım ve o günden bu yana tek kelime kimse ile konuşmadım bu dili. yalnızca bazen lazca şarkılar dinlerdim.
unuttum, silindi gitti hafızamdan. belki tekrar rizeye gitsem hatırlarım ama öyle bir amacım yok. bu dili bilince gürcüce'yi çok rahat anlıyorsunuz.
ara sıra yazdığım yazıları bu dilde yazayım diyorum ama tıkanıyorum ama ne zaman lazca duysam gülümsüyorum çünkü çocukluğumun esintilerini getiriyor..
o zaman aklımda kalan bir kaç lazca:
si heko, ma hakole*
var maziren si*
maçven guri*
skidas lazuri nena*
aha bu da benim yazdığım şiir gibin bişey: