aynen budur. akp hükümeti tarımsal üretimin anasını sikmiş, endüstriyel üretim ve sanayi üretimini bina parasına özelleştirmiştir. böylece elde avuçta üretim yapacak ne araç kalmıştır ne de çiftçi tarımla karnını doyurabilmektedir. hâliyle çiftçiler bankalara olan kredi borçları altında inim inim inler ve toprağını bankalara kaptırır olmuştur. bunun sonucunda tarım işçileri yani ırgatlar para kazanamaz olmuş ve büyük şehirlere göçerek inşaatlerde amelelik yapar olmuşlardır.
bunun nedeni başka hiçbir şey beceremeyen yandaşlara para kazandırmaktır. inşaat ucuza yapılan ve getirisi büyük olan bir sektördür. buna bir de devlete ihale ile yol, demiryolu falan yapanların da gene müteahhitler olduğunu eklersek akp'nin benzinin litre fiyatının 5 liranın üstünde olduğu bir ülkede neden bu kadar çok yol yaptığını da anlarız.
üniversiteye bina yapılır, öğretim üyesi olmaz.
konut yapılır, oturanı olmaz.
yol yapılır, ilk yağmurda kayar.
akp'nin tüm ekonomik başarı masalı da bunlarda bitiyor işte. deprem vergisiyle yol yapıyorlar. böylece müteahhitler kazanıyorlar. yandaşların ikinci el araba parasına kapattıkları orman arazilerine imar izni çıkartıyorlar. arsanın fiyatı bir anda ona katlanıyor. üzerine bina konduruluyor. yatırım 1, kazanç 10-15!
tabiî bir milyon konut boş kalınca kârlılık düşüyor. bunun da çaresi var: morkıç*
böylece uluslararası holdinglere bağlı bankalar hem çiftçinin elinden aldığı arazilerden kazanıyorlar hem de aynı insanlara mortgage vererek 10-20 yıl arası net gelir elde ediyorlar.