türk tipi akademisyen

entry29 galeri
    8.
  1. burada anlatılanlar akademisyenliği, bilim insanlığını yanlış anlayanlara ithaf edilmiştir. yani olması gereken değil, kendilerine bilim(!) yaratanların hikayesi. ötekiler üstüne alınmasın.

    anahtar kelimeler(keywords)

    ezber, kompleks, intihal, menfaat, akademik yetersizlik, torpil, ahbap cavus iliskisi.

    ne iş yaptıklarına dair zerre fikir sahibi değiller. kimliklerinin farkında değiller. evvela "üniversite nedir?", "üniversitede ne yapılmalı(nasıl olmalı)?" gibi soruların cevaplarını bilmiyorlar. yani akademik iklimden uzaklar. zaten yetişme tarzlarında ezber vardır. kendilerine yol açmazlar. kuzu kuzu, ezber yapa yapa etliye sütlüye bulaşmadan ilerleme(!) kaydederler. an gelir dersleri bilimden ziyade, din, milliyetçilik, kendi doğruları ekseninde anlatırlar.

    kendilerini geliştirmezler. çünkü maaşları her ay düzenli olarak yattığı için buna gerek yoktur. koltuk telaşına önem veriyorlar. yani yaptıkları çalışmalarla değil; kurdukları siyasi bağlar, rektör ve dekan gibi üstleri ile sıkı ilişkiler içinde kalarak yerini sağlamlaştırmaya çalışırlar. işte bu noktada içlerinden bir partizanlık doğuyor. sonuç olarak facebook ve twitter gibi sosyal ağlardan (...) partisini övme çalışmaları, diğer siyasileri kötüleme, hiçbir dayanağı olmayan düşünceleri savunmak, bilimsellikten uzak açıklamalara neden oluyor. zaten kadrolaşma işine ehemmiyet oligarşinin tunç kanunu adım adım işliyor. bu işlerin içinde olmasan bile rektör, dekan, bölüm başkanı gibi şahsiyetler seni çekerler. katılmazsan düşman ilan edilirsin.

    türkiye'de her yıl yüksek lisans, doktora, doçentlik alanında (hatta prof olmadan önce kitap yazma da dahil edilebilir) dünya kadar tez yazılıyor ve kitap basılıyor. iyi de kaçı etkili? Atıf Sayısı(Cites) yani Bir yayının başka yayınlar tarafından kaç kere referans gösterildiğini anlatan sayı kaç? yazıyorsun ama boş. çöp yazılar. oradan bir parça berikinden bir parça; yazılanlar yine bilgi yığını oluyor. anlatılmak istenen belli değil, sonuç yoK! literatür bilmezler. yapılan çalışmalar göre değil, unvana göre saygı beklerler.

    en büyük sorunlardan bir tanesi intihal(plagiarism). şu ülkede akademisyenlere "gelin intihal ile mücadele edelim." diye çağrı yapılsa neredeyse kimse yanaşmaz. çünkü biliyorlar ki işin ucu kendilerine de dokunacak.
    (bkz: intihalin suç olmaktan çıkarılması) kitapsız profesörler var. yani allahsız demek değil. 1980 sonrası yök'ün emriyle bir gecede prof olanlar.

    yök'e karşı sesleri çıkmaz. statükonun hep yanındadırlar.

    asistanları her şeyidir. amele gibi çalıştırırlar. ego tatmin edilir, sınavlara sokulur, sınav kağıtları okutturulur, derse sokulur(çünkü kendisinin möhüm işleri vardır). asistanı kadar yabancı dil bilmez. haliyle ona nasıl yol gösterecek? yazdırır asistana makaleyi, giderler sempozyuma, kendisi yazmış gibi hava basar. kabahat varsa tabi ki suç asistanın. öğrencilere ders anlattırıp baştan savmaları da olur.

    garip kuralları var. dersler pürdikkat dinlenecek, soru sormak yok, odaya gelmek yok, itiraz yok. ondan adeta korkulmalı. otoritesi asla bozulmayacak. kibri her şeyin önündedir. hele sınıfta aykırı biri görsün(küpe takan erkek, piercing, dövmeli, şapkalı, uzun saçlı erkek, şort giyenler vs\vb) onlara kafayı takarlar. eleştiri yağmuruna tutarlar. geçmişte türban meselesi vardı.

    öğrenciler ile ilişkileri oldukça zayıftır. bir menfaat varsa kuvvetli olabilir. cemaat, teşkilat, örgüt bağlarından seçimlerini yapabilirler. sınıfa katılım neden az diye kafaya takanlar bile var. sanki kendisi çok bir şey anlatıyor ya. nice hocalar vardır, çok aksi saatte bile sınıfları 100-150'yi geçer. hatta bu ders gönüllü olarak cumartesi bile olsa. işte dersine az katılımı olan hocanın pratik fikri vardır: yoklama almak. üniversite ve yoklama çok acı bir olay.

    bir sınav yaparlar ki, maksat öğrenciyi nasıl düdükleriz? ne anlattın da ne istiyorsun? notu kıttır. yoksa bol verse maazallah kötü hoca derler. not verme konusunda bile kompleks var. (bkz: akademik trip)

    ders anlatımları facia. bazılarında türk usülü powerpoint sunumu taktiği var. kopyala yapıştır yapmış, sanki kendi hazırlamış gibi takılıyor. derste tek bir kitaba saplantı gibi takılı kalırlar. onların mukaddesidir. sanılır ki o kitabın üstüne yoktur. genelde kendilerinin yazdığı, zırva şeylerdir. kitabı alan öğrenci en iyi öğrenci. kitabını fotokopi falan çektirmiş olan varsa onun vay haline. sor bakalım neden alamadık? ama ne gerek var. illa alınacak ! kütüphaneden ödünç alınmış olmasına bile burun kıvıran var. kitabını satmak için sınava konu ekleyen hoca profili yaygındır. devlet üniversitesinde kalmak ister. çünkü özelde foyası ortaya çıkabilir.

    yabancı dilleri yerlerde sürünür. %90'ı ingilizce olarak görür yabancı dili.(kaynak götüm) 2. bir dil bilmek mi? o da ne? abstract bile yazamazlar ama yds'den zoraki 65 aldım diye sevinirler. zaten bulmaca çözer gibi hazırlanıyorlar sınavlara. işte ezberci zihniyet iş başında. dil bilmeyince dünyadan bihaber oluyorlar. yurt dışında böyle hocaları pek sallamazlar. göstermelik çıkanlar (rektör\dekan yalakası olan) var oradan biliyorum. neler yaptınız deseniz, söylemezler. facebook, instagrami, twitter'a fotoğraf yüklemekle meşguller.

    öyp zihniyetinden gelenlerin çoğu olayların farkında değil. hızlı bir şekilde matematik ve türkçe sorularını çözen(ales) bir kişi akademisyen olma şansı yüksek. gerek yüksek lisans, doktora gerek öyp'de kıstas olarak ales'in etkisi %50-60 arası. bu şekilde konu hakkında(seçeceği bölüm) en ufak bir bilgisi olmayan kişi araştırma görevlisi oluyor. sonra da bölüme, okula sövüyor; durumdan şikayet ediyor. bu işte olmayın madem. sizi kim zorluyor? eee ülkedeki işsizlik malum. 25 yaşını geçkin nice işsiz var. bu durumdan dolayı kör topal yapıyor mesleğini.

    yüksek lisede\tabela üniversitelerinde rahatları iyidir. kendilerinden başarılı olanları bir şekilde ezmeye çalışırlar. çünkü kendi tembellikleri ve yeteneksizlikleri ortaya çıkmamalı. mini bir game of thrones çevirirler. iş yapmaya çalışan, gerçekten bu işe gönül verenlerin ayağı kaydırılır derdine düşerler.

    bol kompleks var. üretim yok. küçük hocaların büyük egoları birçok genci üniversiteye küstürüyor, lanet ettiriyor, hevesini kırıyor!

    ayrıca ;

    (bkz: taşra üniversitesi akademisyeni)

    ersatz yuppie akademisyen : http://www.bianet.org/fil...atz-YuppieAkademisyen.pdf

    edit:imla
    15 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük