the collector

entry26 galeri video1
    24.
  1. "kitabını okudum, filmini izledim" listeme giren bir başka başlık oldu bugün itibarıyla.
    kitap hakkında konuşacak olursam, asosyal şahsım kitabın sonunda bile gregg'e üzülürken, miranda ile ilgili öksürdüğü kısımlar hariç hiçbir üzüntü duymadı.
    çünkü miranda, gerektiğinde sınıf ayrılıklarını eleştiren cümleler kurabilirken hiç öyle davranmadı. davranıyormuş gibi gözüktü. kendisini hep yukarıda, hep üstte gören birisiydi miranda. egoistti. neredeyse hayranlık duyduğu g.p.'ye bile aşık olduğunu itiraf edemiyordu kendisine çünkü g.p. çok yaşlıydı ve kendisi çok güzeldi, gençti. keşke g.p. de genç olsaydı. o zaman birlikte olabilirlerdi. ama aşk elbette ki sınır tanımaz, evet.
    iğrenç, ikiyüzlü bir insan gibi gözüktü gözüme miranda. çok gerçekti çünkü.
    gregg'in ise her şeyiyle saf, naif bir hali vardı.**
    hatta bir lafı var, belki de şahsımla en çok bağdaştırdığım repliklerden biridir. çok uzun zamandır farklı şekillerde tekrar ederim zaten kendi kendime bunları. miranda'ya söylüyor;

    - sizin gibi insanlar, tek yapmanız gereken bir ortama girmek. herkesle konuşabilir, her şeyi anlayabilirsiniz. ama benim gibiler için durum daha farklı.

    şunu okuyup da gregg için üzülmemek mümkün mü?
    ayrıca, kitabın ilk bölümde miranda'yı ne kadar kusursuz olarak düşündüğümü hatırlıyorum. günlüğünü okuyunca, olaylara onun gözünden bakınca aslında ne kadar aciz olduğunu anlamam falan cidden garip bir histi. bu kadar güzel yapılabilirdi bu iş. fowles'ı tebrik etmemek elde değil.
    ama filmde durum daha farklıydı. yazılı eserdeki gibi veremiyorsun bakış açısını. sinemada sadece seyircinin bakış açısı var. karakterlere, iki ayrı karaktere, ayrı bakış açıları vermek çok daha zor. bu yüzden film kitap kadar derin değil. daha yüzeysel. bu özelliği onu uyarlama yönünden kötü bir film yapıyor denilebilir. ama yine de kendi başına güzel bir film.

    neyse, sonuç olarak umarım bana da loto falan vurmaz.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük