allah(c.c.) alimdir. alim ilim sahibidir. lakin allah(c.c.)'ın ilmi madde gözü ile idrak edilebilen ilimler ile mukayese edilemeyecek şekil ve yapıdadır. imanın esaslarından olan kadere iman kaidesinde bahsedilen kader mevzuu da işte bu ilmin tabii bir sonucudur. allah(c.c.)'ın ilmi sonsuzdur. lakin belki de sonsuzluk kavramının kifayetsiz kaldığı yegane anlardan biri işte tam da bu anlatım esnasında karşımıza çıkar.
Allah, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (NiSA SURESi / 26)
Geceleyin ve gündüzün barınan her şey O'nundur. O, işitendir, bilendir. (ENAM SURESi / 13)
... ve insan allah(c.c.)'ın kemalatlarının taşıyıcısı ve açığa çıkarıcısıdır(vesiledir). tıpkı yaratılmış diğer her varlık gibi. lakin yaratılmış varlıkların latiflik kıstası vardır ki, her varlık ancak imkanı dahilinde allah(c.c.)'ı yansıtır. insan bir taştan, melek ise insandan daha fazla imkan sahibidir. lakin bilemeyiz, göremeyiz.
eşya latifleştikçe göze görünmez olur,
solucan kanat taksa yerde sürünmez olur... (necip fazıl)
mevzu oldukça derin olmakla birlikte eğer bahsi geçen hadis-i kutsi'ye yani "sen olmasan felekleri yaratmazdım" a gelirsek, konu şu şekilde açıklanabilir; allah(c.c.) daha kainatı yaratmadan evvel yaratacağı insanları gördü. onların gönüllerinde kendi yansımasını ve kemalatlarını bildi. o insanların içinden bir kısmını ayırdı. onlardan allah(c.c.) dostları çıktı. bir kısmını daha ayırdı. o kısımda letafet fazlalığı vardı ve o kısım peygamberlerdi. peygamberler içinde hz. muhammed(sav)'in gönlünde öyle bir yansıma gördü ki bu yansıma ile cemalat ve kemalatların açığa çıkması(bilinmesi) gayesi ile varolanları yarattı. zira başka bir hadis-i kutsi der ki;
buradaki en mühim husus, allah(c.c.)'ın kemalatlarını göstermek istemesinin ardındaki esasgayedir. bu gaye, Allah(c.c.)'ın cemalini ve kemalini kıyaslamak ve mukayese etmek için değil, yaratılmış olan insanların kendi kemalatını artırması ve imtihan içindir.
bu anlatım tasavvufa yakındır. lakin bu iki hadis-i kutsi'nin de doğruluğunu kabul etmeyen az sayıda da olsa ilahiyatçı mevcuttur.
elbette en doğrusunu allah(c.c.) bilir. hatam var ise affola...