bugün

türkiye ikinci dünya savaşına girseydi olacaklar

vallaa o dönemin dış işleri, böyle bir işe kalkışmadığına göre pek de iyi şeyler olmayacakmış diyebiliriz.

bizim o dönemde iki tane çok ciddi düşmanımız var; birisi italya ve sonraki dönemde alman nazizmi de dahil olmak üzere genel anlamda faşizm, diğeri komünist sscb. her ikisine de ideolojik olarak düşman değiliz o dönemde. hatta hükümet 23-50 arası dönemde bir komünistlere göz kırpıyor, bir faşistlere, en son da liberal demokrasiye. fakat diplomasi konusu o dönemin türkiyesi için çok önemliydi. devlet bir var oluş mücadelesi veriyor. batıda faşistlere karşı, doğuda ise sovyetlere karşı savunmasızız. ve öyle zamanlar geliyor ki, mucizelere kalıyor türkiyenin savaşa girmemesi. misal, almanlar ortadoğuya türkiye üzerinden uçaklarla geçmeyi planlarken türkiyede buna uygun havaalanı bulunmaması yüzünden bu planı rafa kaldırıyor. (nur bilge criss'ten alıntımdır)

almanları rahatlatırdık diyenler var. yahu yapmayın kardeşim, sovyetler daha savaşın başında türkiyeyi yerle bir eder, beceriksiz italyanlar da kaçacak delik ararlardı artık.

türkiye o dönemde kendisi açısından en doğru olanı yaptı. ve bu hiç de kolay olmadı. pek çok diplomatik dalavereler çevirmek zorunda kaldık. saman altından su yürüttük. bir taraftan da avuçlarımızı ovuşturduk ruslarla almanlar birbirini kırsın da ikisinden de kurtulalım diye. ama maalesef stalingraddan sonra ruslar çabuk toparlandı da tüm hevesimiz kursağımızda kaldı. insan gücü falan diye de boşuna çırpınmayın. http://en.wikipedia.org/w..._of_Stalingrad#Casualties
al bak, bu sadece bir savaş. ve bir buçuk milyondan fazla insan ölüyor. tavuk değil la bunlar, insan insan. hani eğer "olur da kazanırsak bir iki bi şey kapardık be hacı" kafasındaysanız bir daha düşünün derim. yüz binlerce insanımızı kaybedip savaştan sonra da üçün biriyle yetinebilirdik ve hatta böyle bir şey de gayet normal olurdu. türkiye bu savaştan hiç bir şey kazanamazdı. kazanan tarafta olsa bile. ama çok şey kaybedebilirdi ki biraz şansımız, biraz da o dönemki dış politikamız sayesinde fazla şey kaybetmedik çok şükür.

edit: şu başlık altında almanya ile türkiyenin de kıyaslandığını gördük ya çok şükür. her ikisi de yeni kurulmuş devlet ya, o yüzden almanlar endüstrisini tamamlayınca biz de endüstrileşmemizi tamamlamış oluyoruz de mi koçum? hey allahım yaa. şu sözlükte siyasetten sonra, tarih de konuşmak anlamsızlaştı. yine de biraz açıklayayım.

aslanım, senin versaydan sonra kuruldu dediğin almanyanın endüstrisiyle türkiyenin o dönemki endüstriyel gücünü bir kıyasla bakalım. ulan bizim memlekette daha en temel ihtiyaç malzemeleri üretilemezken almanlar panzer üretiyor o dönemde. biz daha bugün geçebildik yerli tanka. o da tam geçebilmişsek tabi. endüstrisi ve endüstriyel birikimi olan bir ülke için savaş vız gelir trıs gider. yıkılan her şeyin yerine yenisi yapılır, istihdam artar, insanlar zenginleşir... ama endüstri yoksa? işte o zaman savaşlar kat be kat yıkıcı olur.

ama doğru, almanlar da birinci dünya savaşını kaybetmişti, onlar bu savaşa giriyorsa biz de girebiliriz değil mi? hatta ikinci dünya savaşına girsek rusyadan girip japonyadan çıkardık değil mi? tövbe tövbe.