Elektriksiz ve susuz geçen bir gün sonrası, sınır köyünde seminer döneminin bitmesini beklemektir.
Sınır tellerine sık sık bakıp "Allah'ım bu sefer de ışid belası mı?" diye uyku uyuyamamaktır.
Ayıp olmasın diye köylünün lojmana getirdiği her yemeği yemektir.*
Ya kara kış ya sarı yaz yaşamaktır.
Artık yılan görünce korkmamaktır.
Adam boyundaki köpeklerle yaşamayı öğrenmektir.
Hemen hemen her gün hayatı sorgulamaktır.
Taze sebze ve meyvenin ne olduğunu çoğu zaman unutmaktır.
Somun ekmeği sadece rüyada görmektir.
En azından ilçeye ulaşmak için 40 dakika yol gitmektir.
Kültür şokunu kanıksamaktır.
Ne bileyim? Çoğu insanın pek de kolay altından kalkamayacağı bir şeydir sanırım doğuda öğretmen olmak.