bugün

13 mayıs 2014 soma maden ocağı kazası

Ben çocukken annemler hazırlardı hep sobanın kovasını.
Onların olmadığı günler de kendimce ben. Önce odunları kovanın sağına soluna yerleştirirdim.
Ortayı boş bırakırdım. O zamanki torbalardan kazınmış aklıma Soma kelimesi. Sonra kömür torbasını kaldırmaya uğraşırdım,
üstüm başım batmasın diye uğraşırdım. Bilseydim böyle insanların öldüğünü bizim için, o zaman ağzımı yüzümü boyardım kömürle.
Yüzüme gözüme sürerdim ne kadar kömür varsa. Çektiklerini biraz olsun hissetmek isterdim.
Sonra ortaya da kömürleri yerleştirip, geri kalanına çıra, kozalak ve tahta eklerdim kovanın.
Bazı günler ne yapsam tutuşmazdı kova. içinde kıyısından köşesinden tutuşan kömürün dumanı dönüp durur ama bir türlü tutuşmazdı.
Sonra poflardı soba, evin içi dumandan geçilmezdi. Cam kapı açıp beklerdim duman çıksın diye. işte o zaman bilseydim yine böyle olduğunu, beklerdim açmazdım pencereleri, neymiş bu acı koku iyice öğreneyim diye.
Biz üstümüz batmasın diye kıyıdan köşeden tuttuk, onların boyunlarına kadar kömürün içine daldılar yıllarca.
Bilseydim o zamanlar vallaha billaha kömür yakmazdım.
Belki saçmalıyorum. Ama içimdeki acıyı hiçbir şey anlatamıyorum. Bağıra çağıra ağlayasım var.
Böyle adaletin, böyle dünyanın...
güncel Önemli Başlıklar